Değişik Fenerbahçe Sparta Prag galibiyetiyle çok iyi başlayan Şampiyonlar Ligi macerası maalesef kötü devam ediyor. Artık bugün "olmak ya da olmamak" maçına çıkılacak. Elbette bu olmak-olmamak ilk ikiye girip yola devam etmek anlamındadır. Yoksa üçüncü olup UEFA'ya gidebilme hakkı Prag'daki maçta saklıdır. Onu sonra konuşuruz da bugün ne yapılmalıdır, şimdi önemli olan soru bu. Bir kere, korkunun ecele faydası yok. Daum'un bunu iyi anlaması gerek. Görüyoruz ki tek forvet çıkılıp, oyunu rölantiye alma işi yürümüyor. İki maçta yenilen 9 gol örneği herhalde yeter. Daha cesur daha atak oynasak ne olacak yani, 19 tane yiyecek halimiz yok ya!.. O yüzden Daum'dan bugün kadroyu daha değişik çıkarıp, sistemi de farklı kalıplara oturtmasını bekliyoruz. Kadıköy'deki 3-1'lik skordan sonra bizi küçümseyerek maça çıkacakları bir gerçek. İşte onları bir şekilde şaşırtabilirsek, kimsenin ummadığı (Ben ve birkaç kişi hariç) bir sonuçla ülkemize dönebiliriz. En büyük beklentim, Daum'un dünkü basın toplantısında "Maça çıkacak F.Bahçelilerle herkes gurur duyacak" sözünü hayata geçirmesidir. Daum'un artık yenilgilerden bir ders aldığını zannediyorum. Çünkü şimdiye kadar hiç böyle konuşmamıştı. Şu Fransa'ya ne zaman gelsem içimde tuhaf duygular dalgalanmaya başlıyor. 20 yıl öncesine kadarki Bordeaux maçına kadar uzanıyorum. Avrupa şampiyonu olmuş, Fransa Milli Takımı'nı bünyesinde barındıran ve şampiyon olacağına kesin gözüyle bakılan Bordeaux'u kendi sahasında 3-2 yenip daha ilk turda saf dışı bırakmıştık. Dünya sallanmıştı. Her zaman söylüyorum, futbolda imkansız yoktur. Çalışırsan, mücadele edersen, kendi kalitenin ne olduğunu bilip onu sahaya yansıtırsan dünyada yenemeyeceğin takım olmaz. En son Lyon'a geldiğimizde geriye boynumuz bükük dönmüştük. Biliyorsunuz Mustafa Denizli döneminde Şampiyonlar Ligi çok talihsiz geçmişti. O maçlardan biriydi. İlk devreyi Oktay'ın golüyle 1-0 önde kapamıştık, biraz dikkatli olsak skoru artırabileceğimiz maçı 3-1 kaybetmiştik. Buradaki seyirci potansiyelimiz hatırı sayılır derecede zengin. Kağıt üstünde rakibimizin fena halde favori olması bizim için bir avantajdır. F.Bahçe'de her an her şeyi yapabilecek çok futbolcu var. Aynı anda oynayacakları tutarsa maçta çok değişik bir skora şahit olabiliriz. Aslında böyle bir zafere çok ihtiyaç var. Ülkemizde kendi kendilerine doğruyu yazdıklarını söyleyen adamlar görevlerini sadece F.Bahçe'yi yerden yere vurmakla eş tutarken, kendi şahsi kinlerini kusuyorlar. Gencecik, geleceği olan futbolculara da hayat hakkı tanımıyorlar. Biz işte böyle köhnemiş zihniyetlerle mücadele ederken böyle zaferlerin bu mücadelede bize ışık tutacağını söylememize gerek yok herhalde. Böyle günlerde F.Bahçe'nin alacağı galibiyet daha da önem taşımaktadır (Gene de onlar için bir şey fark edeceğine inanmıyorum. Zaten zamanla yok olacaklar.) Bu ayrıca incelenmesi gereken bir konu. Başka zamana bırakalım, şimdi önemli olan geceki maç. Ve tekrar ediyorum, bu gece değişik bir F.Bahçe seyredebiliriz. Şu ana kadar buradaki hava böyle. NOT: Emre'nin yaptığı rezillik için "Futbolun içinde böyle şeyler var" diyen (ötekiler önemli değil de) futbolcuları dehşetle izledim. Hayır efendim, futbolun içinde böyle bir şey olamaz. Ülkemizde bu tür olaylardan sonra adamı toplumdan dışlarlar, kız vermezler be... Onbinlerce çocuğumuz futbol okullarına gidiyor. "Futbolda bu var" deyip çoluk çocuk birbirine bu şekilde girsin mi yani! O harekete normal diyenler, kimlerden kaç kere parmak yediklerini açıklasınlar da bilelim. İbret olsun diye Emre'ye en ağır ceza verilmeli. En azından çocuklarımızı kurtarmak adına. Bu konuda da bana F.Bahçe, Beşiktaş muhabbeti yapmayın. Yemin ederim, o işi bir Fenerli yapsın, n attırabilmek için elimden gelen her şeyi yaparım. Buna kongre üyeliğinden istifa etmek dahil.
