Mantalite farkı Ne sistem ne taktik. Şeytanla değil futbolla yaşayacaksın. Her yazımda belirtiyorum. Süper Ligimizde bireysel becerilerle değil kollektif futbolla maç kazanacaksın. Fransızlar'a bakıyorum ilk 45 dakikada hep topu koşturuyorlar. Sanki antrenman maçı yapıyorlar. Bizim Tuncay da ayağına aldığı her topla kavga ediyor. Gücünü fuzuli yere tüketip bitiriyor. Takımımız ilk 15 dakikada hem de zorluk derecesi güç olmayan tam sekiz top kaybı yaptı. Bir takım maç boyu bu orantıda pas hatası yaparsa rakibine nasıl baskı kuracak? Nasıl gol pozisyonu üretecek? Nasıl gol atacak? Fransızlar tıkır tıkır saat gibi futbollarını oynarken hayretler içinde izliyorum bir ara Ümit, Deniz'le daha sonra Aurelio, Tuncay ile tartışıyor. Bizim Fenerbahçe'ye bakıyorum bırakın kollektif futbol oynamayı birbirlerine pas veremiyorlar. Gelelim Daum'a... Bu teknik direktör takıma taktik olarak hiçbir katkıda bulunamıyor. Hele takım kurgusunda ve değişimlerde. Ve bunun zamanlamalarında da hep hatalar içinde. Deniz devamlı top kaybıyla oynuyor. Oyuna katkısı yok. Ama ona 45 dakika tahammül ediyor. Dün akşam sahada iki takım arasındaki futbol farkını özetleyecek iki futbolcu vardı. Alex ve Juninho. Her ikisi de takımlarının oyun kurucu isimleri. Juninho sahada basmadık yer bırakmadı. İlk yarı bir pozisyonda 60 metre depar attı. Bizim Alex hiç koşmadan futbol oynamaya çalıştı. Alex'e hiç koşmayan Hooijdonk'u ilave edersek iki kişi eksik oynuyorsun. Oyun başındaki top kaybı yapan isimlere bakıyorum Servet, Aurelio, Serkan, Deniz, Tuncay. Görüntünün özeti teknik kapasitesi yüksek ama hiç koşmayan iki futbolcu 5 tane koşan ama pas trafiğinde büyük hatalar içinde olan isimler. Bir de bunlara ilk 45 dakikada hiç sahada olmayan Deniz'i eklersek biz bu takımla nasıl başarılı olabiriz? Bırakalım Tuncay şöyle yaptı, Alex böyle yaptı demeyi. Gerçekçi olalım. Öncelikle Süper Ligimizde çatır çatır futbol oynayan bir takım kuralım. Belki Süper Ligimizde iş yapıyorlar ama gördük ki Avrupa maçlarında hiçbir şey yapmayan şu Avrupa'nın hurdalarını da ülkemize sokmayalım. Aslında bu yenilgiler bize ders olmalı...
