"Büyü"yü gördünüz mü! Binlerce büyücü var, büyülü mabed'in büyülü tribünlerinde... Üstelik hem büyücü, hem büyülüler... Totemler, yer değiştirmeler, "kışt kışt"lar, nazar boncukları, en sevilen, en uğurlu formalar, dualar, hayırlar, iyi niyetler. Tam 50 bin büyücü yetmezmiş gibi yüreklerini de "muska" yapıp, sahadaki sarı-lacivert yürek işçilerinin yakalarına, iliklerine, yüreklerine iliştirirler... Sonuçtan, durumdan, zamandan, mekandan bağımsız sevmenin, sevmelerin ötesine geçmenin ne demek olduğunu dosta düşmana ısrarla, inatla, bıkmadan ilan eder sarı-lacivert ihramlara bürünenler... Bir sevgi kıyametidir bu, kutsal topraklara ve gönüllü bekçilerine özgü. Pozitif enerjinin, sınırları zorlanan ve tarifi değişen sinerjinin patlamasıdır. Öyle bir şey ki bu büyü ve büyücülük illeti; ne sınıf tanıyor, ne eğitim, ne meslek, ne coğrafya, ne etnik köken. Bir tek üst kimliği tanır o; sarı-lacivert yürek işçiliği... Hem büyücü hem de büyülü olmayı gerektirir... Bu garip büyü lisanslı ürün patlaması yaratır, en olmaz zamanlarda bile seyirci ve hasılat ortalamasında zirvelere yerleştirir, en kahpe zamanlarda "hep destek tam destek" aykırılığı ile ortaya çıkar. İçten gelen sinsi, acıtıcı ve kanatıcı darbelere, dıştan gelen "derin" ve "kurgulanmış" lanet kumpaslara rağmen yıkılmayı engellediği gibi bilakis daha da tetikler, isyan ateşini körükler, kalkışmalara zorlar büyülü sevdaya kapılanları... Bozgun sessizliğine, cinayetlere zemin hazırlayan suskunluklara meydan okur... Gözünüzün önünde dünyanın en güzel, en alımlı, en temiz sarı-lacivert düş çiçekleri uçuşur sürekli, yaşamınızın her anını, hatta rüyalarınızı bile teslim alır, yakanızdan asla düşmez... Sığ kafalıların, kalp gözü kapanmışların, beyinleri alkole bulananların, idrak yolları iltihaplanmışların, küçük çıkar hesaplarıyla ellerini ovuşturanların, kıyıda köşede yumruğu çakıp karanlığa karışma zavallılığı ve acıklılığıyla fırsat kollayanların, kelle avcılarının, linç mühendislerinin, eşşek arılarının asla anlayabileceği bir şey değil bu büyü. Üstelik bu büyülü renklere bürünmüş, büyülenmiş, hatta büyüleri bile büyülemiş olan büyücüler sadece keyfini yaşarlar, ne anlatmaya çalışırlar, ne de anlaşılmak gibi bir dertleri vardır. Papazın Çayırı orijinli büyünün gönüllü neferleri için "tafra"sı bile yeter Fenerbahçeli gelip Fenerbahçeli gitmenin, ötesi hikayedir. Bunun adı "sevda büyüsü"dür... Medya'nın "şirinlik muskası"yla sarmalayıp, koruyup kolladığı çocuklar bilemezler. Siz yine "büyü"nüzle koşun mabed'e, ukalalık yapan, pozitif bilim aşığı kesilen negatif starlara inat.... Diğerleri de "büyü"yerek gelsinler. Çünkü "büyü"nün güzelliği, "büyüklük"ten geçiyor!!
