Yöneticinin biri "Olimpiyat'a gidiyoruz" derken hemen bir diğeri çıkıp "Sami Yen'e dönüyoruz" diyor. Hükümetlerde de ciddiyetsizlik yaşanır. Ama hiçbir yerde G.Saray'daki gibi kurumlaşmamıştır.
Önüne gelen G.Saray'a vuruyor! Kimi ise hem vuruyor hem de ellerini oğuşturuyor, "Ooooh nihayet bunlardan kurtuluyoruz! Avrupa şampiyonu olacaksın ha! 6 yılda 5 şampiyonluk... Utanmadan da Süper Kupa'yı müzene götüreceksin! Al işte... tığ teber şahı merdan kalırsın ortalıkta!" Kiminin hesabı Özhan Canaydın'la... Kişisel...G.Saray'la ilgisi yok. Bir diğer bölümün ise gerçekten bağrı yanıyor.
SADECE CONCEİÇAO Başkan 15 günlük Avrupa seferine Conceiçao, Gallardo, Roqe Junior ve Song gibi isimleri almak için çıktı. Bunlardan sadece Conceiçao'yu paketleyip Türkiye'ye yollayabildi. Aslında bakmayın, bu bile büyük bir başarıdır. Geçen akşam G.Saray'ı Hollanda'daki ilk ciddi sınavında izlerken Brezilyalı'nın çok başarılı olacağını hemen herkes gördü. Ama savunmada hala sorunlar çok büyük. Buraya takviye yapılması şart. Bence G.Saray'daki asıl sorun ciddiyetsizlik. Kimi yönetici "Takım Olimpiyat Stadı'- nda oynayacak" diye konuşuyor bir sonraki gün hemen bir başkası, "Ali Sami Yen'e dönüyoruz" diyor. Başkan da gazetelere göre Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'den bir ay içinde Ali Sami Yen'i hazırlamasını rica etmiş. Özhan Canaydın'ın üç yıllık yönetimi sonucunda stat yok... Kalamış yok...Ada Buz Bar olarak geri döndü... Borçlar ise azalmak yerine katlandı.
OLUMLU İŞLER DE VAR Yönetimden biri, "Arjantin'e gidip Gallardo'yla sözleşme imzalayacağız" diyor, basın ise Gallardo'nun River Plate ile anlaştığını yazıyor. Birgün "Roqe Junior'un karısını ikna ettik" diyen birisi çıkıyor, ertesi gün "Karısı gelmek istemiyordu, onun için vazgeçtik" diye bir bildiri yayınlanıyor. İşte ciddiyetsizlik bu! Daha önce de ciddiyetsizlikler yaşanmıştır... Salt G.Saray'da değil... Bütün kulüplerde. Hatta hükümetlerde bile. Ama ciddiyetsizlik hiçbir kurumda bugün G.Saray'da olduğu gibi kurumlaşmamıştır. Neyse dün olumlu bir haber okuyabildik, topçulara 5 milyon dolar dağıtılmış. Bu çok önemliydi. Özellikle Hagi'nin para konusunda ne denli duyarlı olduğunu bizler çok iyi biliriz! Galatasaray'ın ligin başında havlu atmasından, Ekim ayında Florya'nın karışacağından dem vuranlara, olağanüstü kongre çağrısında bulunanlara gelince bunları ciddiye almamakla birlikte yönetime, "Birlik beraberlik" demeçleri vermek yerine, "Çalışın iş yapın" demekten öte söyleyecek fazla birşey yok. G.Saray'ın savunmasına transfer şart, takımda hala bir oyun kurucusu da yok. Bunlar çözülmezse Ekim'de havlu atılır, Florya'da karışır.
ANLATABİLDİM Mİ! Geçenlerde gelen bir faksta Özhan Canaydın'a dolaylı gönderme yapılarak şöyle deniyordu: "Sadrazam iktidara geldiğinde, bir önceki sadrazamdan üç mektup bulmuş masasında. Ortalık ilk karıştığında birinci mektubu açmış: "Eğer ülke yönetemez hale gelmişse hemen enkaz edebiyatına başla, geçmiş yönetimi kötüle!" Sadrazam hemen başlamış yönetimi yerden yere vurmaya. Ortalık biraz durulmuş ama sonra yeniden karışmış. Sadrazam da ikinci mektubu açmış: "Şimdi çalışma arkadaşlarını, yardımcılarını kötüle!" Sadrazam yine hemen yardımcısını ve diğer yönetici arkadaşlarını yerden yere vurmuş ortalık yine durulmuş. Ama bir süre sonra yine karışmış. Bunun üzerine sadrazam üçüncü mektubu açmış: "Senden sonra gelecek Sadrazam'a üç mektup bırakıp istifa et!" Bilmem anlatabildim mi?
