Küfür nedeniyle 10 yıl önce hakemliği bırakan Serdar Çakman, "Maalesef şu anda da değişen bir şey yok" dedi...
10 yıl önce, Kocaelispor ile Samsunspor arasında oynanan Türkiye Kupası Çeyrek Final rövanş karşılaşmasını 36. dakikada "Küfür ve kötü tezahürat" nedeniyle tatil ettikten sonra hakemliği bırakan Serdar Çakman, 10 yıl süren suskunluğunu bozdu ve Türk futbolunu değerlendirdi. Hakemliği bıraktığınız günden sonra da bunun nedenlerini çok net bir şekilde açıklamadınız. Bu nedenler neydi? Şimdi bir değişiklik var mı? Küfüre ve tribün terörüne karşı çıktım diye hakemlik lisansım iptal edildi. Önce medya, sonra toplum sahip çıktı. Ama o günün Futbol Federasyonu Başkanı "Çakman hatalı. Gereksiz kahraman yaratıyorsunuz" açıklamasını yaptı. Sahadaki küfürden ağır gelmişti. Futbolun tepesindeki yaklaşım, toplumun yükselen nabzını düşürdü. Ardından gelen federasyon başkanlarında da küfüre ve teröre yaklaşım değişmedi. Hatırlasanıza, tribünden taşlanan teknik direktör olayının yankıları devam ederken, ülkenin federasyon başkanı duygusallıkla sorumluluğu birbirine karıştırmış, "Ne olmuş yani magnumla ateş mi ettiler" demişti? Yani şimdi de değişen bir şey yok. Örnek mi? Son Türkiye Kupası finali. Federasyon Başkanı, MHK Başkanı, siyaset protokolü tribünde. Maçı Türkiye'nin gelecek vadeden en iyi hakemlerinden biri yönetiyor. Finalde en iyi iki takım ve futbolcu gerginliğini hakeme sırtından vurarak sergiliyor. Ardından da "yapmadım'' diyebilme cesaretini gösteriyor. Üstelik bunu yabancı bir futbolcunun yapmış olması daha da vahim. Yabancıyı bile bu cesarete ulaştırdıysak, bitti diyebilir miyiz? Bu şartlar altında da idealist şekilde hakemlik yapmak mümkün değil diye düşünüyorum.
Küfüre karşı çıktım, herkes destek verdi. Federasyon Başkanı, "Çakman hatalı" dedi
Faal hakemlik yaparken, size herhangi bir kulüp yöneticisi veya federasyon yetkilisi, şike yapmanız, bir takım lehine karar vermeniz konusunda teklifte ya da telkinde bulundu mu?
Benim ebem erkekmiş. Ebe bulunamadığı için erkek sağlık memuru doğumumu yaptırmış. Aykırılığım doğumumda başladığı için, yaşamımda da aykırı oldum. Onur-gurur gibi şeyleri ön planda tuttum. Bir hakem olarak sahada "en büyük otorite" olduğumu hiç unutmadım. O sorumluluğa yakışacak şeyleri yaptım hep. Yakışmayacak hiçbir şeyi de yanıma dahi yaklaştırmadım. Türkiye'de televizyon yorumculuğu yapan ilk kişilerden birisiniz. Neden bıraktınız? Erman Toroğlu ve Ahmet Çakar'ın tarzlarını yorumlar mısınız? Kimsenin hakkını yemek istemem. Önce televizyonlar bana sahip çıktı. Anahaber bültenlerinde Türkiye'de o güne kadarki bir ilk gerçekleşti. Haber spikerinin yanına oturtuldum ve toplum değer yargılarına yönelik sorulara cevap verdim. Ardından da profesyonel teklifler geldi. TV'lerde yorumculuğa başladım. Uzun bir süre sahadaki uygulamalarımı orada da devam ettirme gayreti içinde oldum. El elden üstündür derler. Benden sonraki yorumcu arkadaşların devamlılığı benimkinden daha uzun oldu. Onlar reyting gerekliliğine daha iyi uyum sağladılar sanırım. Ama tarzlarını beğenmiyorum. Sohbet toplantılarında Futbol Federasyonu'nun "Pislik içinde" olduğunu sık sık söylüyorsunuz. Nedir bu pislikler? Ben, futbolun kirlendiğini söyledim. Kurumların değil. Futbolun içindeki unsurlar
Çirkinlikler sürüyor hala konuşan yok. Dumanı görüyoruz ama bir türlü dağıtamıyoruz
kendine çeki düzen vermediği için de bu çirkinlik devam edecek. Özellikle bu sezon düşme potasındaki takımların maçlarındaki şaibelerin gerçek dışı olmadığını düşünenlerin fazla olması da bu fikrimi teyit ediyor. Yani maçlar bıraktığım yerden devam ediyor. Çirkinlikler de öyle. Bu çirkinliklerin içinde futbolcusu, antrenörü, hakemi ve yöneticisi yine maalesef susmak zorunda bırakılıyor. Hala konuşan da yok. Dumanı görüyoruz ama bir türlü dağıtamıyoruz.