Yunus Akgül

Yunus Akgül

09 Nisan 2016 | Cumartesi

Hentbolun şerefini Kastamonu kurtaracak

Kastamonu'da hentbol geleneği vardır. Bir avuç gönüllü çırpınıyor. Destek olmak boynumuzun borcu
4 yılda bir Olimpiyat Oyunları'ndan 1 yıl sonra, Akdeniz'i çevreleyen ülkeler arasında gerçekleştirilen Akdeniz Oyunları'nın 16'ıncısı, 2009 yılında İtalya'nın Pescara şehrinde düzenlendi.
Biz de oyunlara 342 sporcu ile katıldık.
Bizler için en heyecanlı ve unutulmaz karşılaşma ise hiç şüphesiz Kadın Hentbol Takımımızın 4 Temmuz 2009 günü Santa Filomeno Spor Salonu'nda oynadığı final maçıydı. Pescara'da kendileri için antrenman yapacak doğru dürüst saha bulamayan, hatta yarışmalardan ayrılma noktasına gelen millilerimiz, her şeye rağmen oyunlara devam etmiş; yılmayarak, inancın, hırsın ve takım ruhunun ne olduğu göstermek istercesine maçlara yüreklerini koymuşlardı. Yarı finalde Karadağ geçilip finale gelindiğinde, güçlü Fransa karşısında maçı uzatmaya götürme başarısını gösterdiler. Tüm kafile seyirciler arasındaki yerlerimizi almış ölüp, ölüp dirilirken skorbord son sözü söyledi:
Fransa: 33-Türkiye: 32...

Ay-yıldızın gururu
Zorlu mücadelemiz, uzatmalarda gümüş madalya ile karşılık bulmuştu. Bu Türk hentbol tarihinde bir ilkti. Heyecan yüklü ikinci uzatmada altını kıl payı kaçırsak da gönülleri fethedip, ayakta alkışlandık. "Türkiye, Türkiye" sesleri arasında kızlar, terleri podyumda ve madalyaları boyunlarında; bizler de, ay-yıldızın gururu omuzlarımızda, sevinç gözyaşlarımızla ayrıldık salondan...
Hentbolcu kızlarımız 2012 Londra Olimpiyat elemelerinde de fırtına gibiydiler. Şanslarını son maça kadar devam ettirme başarısı gösterdiler.
İyi de sonra ne oldu, ya da ne, niye olamadı?

Yatırımların sonucu alınıyor
Geçen haftaki yazımızda salon sporlarımızdaki başarılarımızdan; voleybol ve basketbolda hem kadın, hem de erkek takımlarımızın vurduğunu devirdiğinden, takdir edilesi başarılarından bahsettiğimiz malumunuz...
Geçen haftanın devamı olarak, "Hentbolda neler oluyor?" diye bir daha bakalım isterseniz...
Türkiye, birçok sporda deyim yerindeyse uzun yıllardır ektiğini, yeni yeni biçmeye başlıyor.
2002'ten sonra yapılan maddi, manevi tüm yatırımların meyveleri filizlenmeye başladı. İstanbul'da düzenlenen Buz Hokeyi Turnuvası'nda bile, rakiplerini eze eze bir üst kategoriye çıkma başarısını gösteren bir Türkiye var.
Var da... Madalyanın bir de öbür yüzü var.
Bazı spor dallarımızda yaprak kıpırdamadığı, bazılarının da ne hikmetse geri geri gittiği sır değil.
Hentbol tarihimizin en büyük başarısı olan Akdeniz Oyunları'nda final oynama başarısının devamı gelemedi. Kızlarımız, o tarihten bu yana ne yazık ki hep geri gittiler. Kendilerine dair tüm beklentilerimiz hüsrana dönüştü.

Avrupa'da esamemiz yok
Hem kulüpler, hem de milli takımlar düzeyinde nefesi kesik, silik bir spor branşı etiketini taşıyor hentbol...
Benzini olduğu halde gitmeyen bir araba sanki koskoca camia...
Oysa ki, her türlü imkanları mevcut ve tarihi başarılara imza atabilecek her donanıma sahipler...
Basketbolcularımız ve voleybolcularımıza yaptığımız gibi onlara da güzel ve modern bir yuva yaptık. Kendilerine ait bir salonları var.
Üzücü durumu özetlersek:
Liglerimizle kendi aramızda didişip duruyoruz.
Milli takımlarımızın Avrupa veya herhangi bir uluslararası turnuvada esamesi okunmuyor; kulüplerimiz daha ilk turlarda döküldüler.
Hentbolun tek istisnası, Avrupa Challenge Turnuvası'nda finale kalma başarısı gösteren Kastamonu Belediyespor...Bu başarının da, federasyonun verdiği herhangi bir destekten kaynaklanmadığı çok net...
Bu sporu takip edenler ve Kastamonulu olanlar iyi bilirler ki, Kastamonu'da hentbol geleneği çok uzun yıllardan bu yana vardır. Bir avuç gönüllü, hala bu geleneği yaşatmak için çırpınıyor.
Federasyonumuzun, bugün içine düştüğü durum sebebiyle bir tek sponsoru bile yokken, Kastamonu Belediyespor'un yerelde tam 16 tane sponsoru var.
O halde, hakkı teslim etmek ve destek olmak boyun borcu...
Haydi Kastamonu!...
Yaprak kımıldamayan THF'nin gülen yüzü ol...
Al da gel şu kupayı...
O kupa, ne kadar yakışır güzeller güzeli memleketime...

BUZ HOKEYiNDE DÜNYA ŞAMPiYONUYUZ!..
Buz Hokeyinde sınıflar vardır. Biz sadece seviye atladık
Gazeteler ve internet siteleri haberi böyle verdiler...
Bu haberleri yazanlara bir Buz Hokeyi Şampiyonası maçı seyretmelerini tavsiye ederim. Sonra da bizim oynadığımız maçlara bir baksınlar...
Bizim yaptığımız Buz Hokeyi'nde seviye atlamak...
Yani Dünya Buz Hokeyi Federasyonu ülkeleri birinci, ikinci ve üçüncü sınıf şeklinde kategorize etmiş... Bu şu demektir.
Futboldaki gibi Faroe Adaları ile İngiltere karşılaşamaz. Faroe Adaları ilk önce İngiltere'nin sınıfına yükselecek...

Kötülerin en iyisi olduk
Biz şimdi İstanbul'daki turnuva sonunda en kötü ülkeler arasında en iyisi olduk ve bir üst kategoriye yani ikinci sınıfa yükseldik...
Avrupa, dünya ve olimpiyat yarışlarına katılabilmek için önümüzde geçmemiz gereken bir etap daha var.
Tabii bu arada üçüncü kategoriye düşmek de var...
Her şeye rağmen federasyonumuzu ve milli takımımızı tebrik ediyoruz...
En kötüsü olmaktan bizi kurtardıkları için...

FiNAL SENDROMUNA BiR ÇARE!..
Finale geliyoruz ama genelde kaybediyoruz. Kupa istiyoruz
Geçen hafta iki voleybol takımımız finalde kaybetti.
Galatasaray CEV Kupası'nda Krasnodar'a, İdman Ocağı da Challenge Kupası'nda Bükreş'e yenilerek ikincilikle yetindiler.
Literatürde bir deyim vardır.
"Türk gibi başlayıp Alman gibi bitirmek" Almanların işlerini nasıl bitirdikleri konusunda bir fikrim yok ama bizim çok iyi başladığımız işlerin sonunu getiremediğimizi birçok defa gözlemledim.
"Yüzüp yüzüp kuyruğuna getirdiğimiz işleri" berbat etmek deyimini de bu yaptıklarımız haklı çıkarıyor...
Şu kupalardan en azından birisi Türkiye'ye gelseydi şu sıkıntılı günlerde ne kadar da güzel olacaktı.
Evet "canınız sağ olsun" diyoruz ama bu kadar da çok finalde kaybedilmez ki...
Final sendromuna bizim acele çare bulmamız gerekiyor. Gazetelerde televizyonlarda bunu tartışmalıyız. Bu konu "sportif başarısızlık" deyip geçiştirilecek bir mevzu değil...
Neredeyse gümüş madalyalılar ülkesi olduk...
Şimdi ULEB Kupası'nda final oynayacak olan Galatasaray'ı bir bekleyelim...
İtalya'da devam eden CEV Kupası dörtlü finalinde iki takımla yer alıyoruz. Fenerbahçe ve Vakıfbank'tan birisi kupayı getiremezse ben işte asıl o zaman kafamı taşlara vuracağım...
İnşallah bu kadar finalden hiç değilse bir tane kupa gelir ülkemize...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor