Gururlan

Şampiyonlar Ligi'nden gelen Beşiktaş ve çok zorlu bir gruptan adeta dağları devirip yoluna devam eden Beer Sheva maçının kolay geçmesini beklemiyorduk. Şenol Güneş'in tanımıyla, Beşiktaş'ın karşısında, küçük bir şehrin, büyük bir takımı vardı.
Dünya çapında bir yıldızları yoktu ama onlar takım olmanın erdemiyle kendi yıldızlarını yaratmayı bilmişlerdi. 19 gole imza atan Ben Saar ve Buzaglao'dan yoksun İsrail takımı karşısında Güneş, tedbiri elden bırakmadı ve Napoli deplasmanında yaptığı gibi orta sahada Necip'i kullandı. Talisca ve Oğuzhan beklerken forvet arkası Tolgay'a emanetti.
Kadro değeri düşük enerjisi yüksek Beer Sheva, Beşiktaş'ın öne oynamasını engellemek adına sahanın her yerinde pres yaptı. Beşiktaş zorunlu olarak ölü bölge paslaşmalarına yönelirken fırsat buldukça kanatlardan bindirdi ve savunma arkasına sarktı. İlk gol de böyle bir bindirme sonucu geldi, Quaresma'nın ortasında Cenk iyi yere koştu ve rakip savunma oyuncusuyla ortaklaşa gole imza attı. Hemen ardından ceza sahamıza düşen topta Mitrovic geç kalınca tabela eşitlendi.

Gecenin rengi altın sarısı
İkinci yarıda öne doğru oyunu zorlayan bir Beşiktaş izledik. Atiba-Necip ikilisi ortayı tutarken Gökhan ve Quaresma sağdan, Babel ve Tosic soldan etkili bindirmeler yaptı. Beşiktaş maçı kazanmaya karar vermişti vesselam... O olmadı, bu olmadı, Marcelo direğe takıldı derken gol geliyorum diyordu. Bu kez Tosic ortaladı;
Cenk göğsüyle harika aldı ve köşeye bıraktı.
Uzatmalarda Atiba'nın attığı gol de işin kreması oldu. Deplasmanda atılan her golün altın değerinde olduğunu düşünürsek Beşiktaş için gecenin rengi altın sarısıydı diyebiliriz. Hemen belirtelim keseye iki altın atınca rehavete kapılan Kartal kalesinde net pozisyonlar gördü. Babel, Quaresma ikinci golden sonra refakatçi olarak bile rakip kovalamayınca takımsal savunma mekanizması arıza verdi.
Nwakaeme ve Barda başta Beer Shevalı oyuncular, Beşiktaş savunmasını göbekten delmeye çalışırken kah Fabri'ye takıldılar, kah son vuruşları iyi yapamadılar.
Beşiktaş temkinli başladığı maçta ikinci yarının başlarında vites yükselterek istediğini çok da zorlanmadan aldı. Darısı rövanşa...
Fenerbahçe üzerken Kartal bir kez daha milletçe hepimizi sevindirdi.
O zaman 112.
Yıl marşındaki o kelimeyle bitirelim; gururlan.