Bitmedi!

Korkum dikensiz gül bahçesi diye nitelediğim orta sahamızın rakibi bozma ve dönen topları almaktaki yetersizliğiydi. Bu şekilde baskı da, gol de yiyebilirdik nitekim ilk yarıda olan budur.
Arda kayıp, Çalhanoğlu kenarda etkisiz kaldı, Ozi ise geri gelememe korkusuyla öne çıkmayı hiç düşünmedi.
Hırvatlar Modric yönetiminde yan ortaları tercih etmeyip göbeği deneseler ilk yarıda sıkıntımız çok daha büyürdü.
Ortadaki Selçuk ve Ozan geriye pek destek vermediler, savunmamızdan dönen topların neredeyse tamamı bomboş durumdaki Modric'le buluştu, nitekim böyle bir pozisyonda da golü yedik.

Riski göze aldık ama...
Golde Volkan Babacan da tereddütlü uzandı yoksa çıkmayacak top değildi. Arkasında onun yerine koşacak bir Atiba yoksa Ozi'nin sıfır çekmesi normal, dolayısıyla ikinci yarı başında çıkması da normal.
Yerine giren Volkan kontrolsüzce de olsa sol kanadı hareketlendirdi.
Sıra çok kötü oynayan Arda'nın çıkmasındaydı ki, Terim bu hamleyi de zamanında yaptı. Böylece Çalhanoğlu da en etkili olduğu 10.5 numara pozisyonuna geldi. Son hamle Emre Mor'la diğer kanadı çalıştırmaktı, o da yapıldı. Artık kanatlarda iki hızlımız, önde de tecrübeli Burak Yılmaz vardı.
Risk alarak yüklenmeye çalışırken ikinci golü yememiz an meselesiydi ama bunu göze aldık... Aldık da pek bir işe yaramadı. Yiğidin hakkını yiğide verelim Hırvatlar daha iyiydi ve direkten dönen toplarla Volkan'ın kurdardıklarını düşününce daha farklı yenilebilirdik.
İşin ilginç tarafı şu kötü görüntüle rağmen bir gol atabilsek altın değerinde bir puan alabilirdik. Olmadı, canımız sağolsun; henüz her şey bitmedi ve bu maçtan ders alırsak kalan iki maçta işleri yoluna sokabiliriz. Çünkü dün yenildiğimiz Hırvatlar bana göre grubun en formda takımıydı. Ha unutmadan; maç boyu faullerde standart tutturamayan "Çek maçından tanıdık" İsveçli son bölümde Hırvatlar'ın zaman hırsızlığına da göz yumarak kendisini istemeyen Fatih Terim'in ne kadar haklı olduğunu kanıtladı.