09 Nisan 2015 | Perşembe

Şikeyi kapatalım!

Konumuz sporda olsa derdimiz adalet ise Hazreti Kuran'a başvurmak zorundayız… Yüce Allah şöyle buyuruyor:
Ey iman edenler! Allah için adaleti (hakkı) ayakta tutan (hâkimler), adalet timsâli şâhitler olun. Bir kavme duyduğunuz kin sizi adaletten sapmaya sevketmesin. Âdil davranın, takvâya daha yakın olan da budur.
Allah'a karşı takvâlı olun (emirlerine uygun yaşayın). Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
3 Temmuz'dan bu yana yaşananlar ortada. Fenerbahçe'nin yöneticileri PFDK'dan, kulüp ise UEFA'dan ceza aldı… Mahkeme de sürüyor bir yandan… Trabzonspor ise FİFA'ya bel bağlamış durumda… Her iki camianın da rahatsız olduğu net bir şekilde ortada… Çünkü vicdanlar sızlıyor...
Bu gerçeği görmezden gelmek, yok saymak, şu ana kadar verilmiş tartışmalı PFDK kararlarının arkasına saklanmak ülke futboluna huzur ve barışı getirmez bu net…

Haydi çözelim şu işi

Memleket dahilinde toplumun sinir uçlarını kaşımak için fırsat kollayanlar dün olduğu gibi bugün de var… Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki gerginlik onlar için de bir fırsat yaratıyor kuşkusuz… Bu bakışla artık bir şey yapmalıyız; kamu vicdanı rahatlamalı… En azından birkaç holigan dışında iki camianın da geniş kesiminin kabul edeceği bir çözüm bulunmalı. Benim önerim, önümüzdeki sezon başında İzmir'de iki takımın puan usulü iki maç oynamaları ve sonucunu da herkesin kabul etmesidir… Fenerbahçe cephesi "Elimizdeki şampiyonluğu neden riske atalım!" diye düşünmemeli… Trabzonspor cephesi de "Haklı olduğumuz bir konuda neden maç oynayalım!" diye bakmamalı olaya… İki maç, kazanan şampiyon, hepsi bu… İki kulüp de o maç sonrasında bu konuda hiçbir hak iddia etmeyeceklerini TFF'ye garanti etsinler ve bu işe artık bir nokta koyalım… Benim önerim bu, siz başka bir şey söyler ve belki daha iyi bir çözüm bulabilirsiniz kendi adıma ona da varım… Karşı olduğu tek şey "Şike var ama sahaya yansımadı" komedisiyle vicdanların yaralanmasıdır.
Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırı malum. O saldırının şikeyle ilgisi olmadığını başından beri söyledim yine söylüyorum… Art niyetli birileri iki kulüp arasındaki gerginliği kullanmaya kalktılar spor ailesinin tamamına yakınına göre hikayenin özeti bu… Yapmamız gereken de bu gerginliği ortadan kaldırmak ve art niyetli olanlara malzeme bırakmamak.
Son basın toplantısında Fenerbahçe çok doğru bir yerde durdu; futbol insan hayatından önemli değildir… Trabzonspor başından beri benzer bir yerde duruyor... Bana sorarsanız ortada bir fırsat var ve iki kulüp yöneticileri cesur davranırlarsa tarihi bir adım atabiliriz. Haydi Sayın Aziz Yıldırım, haydi Sayın İbrahim Hacıosmanoğlu, koyun taşın altına elinizi çözelim şu işi.

F.Bahçe'yi anlamak zorundayız
Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırıya, "Çok şükür atlattık" mantığıyla bakarsak hem gerçek sorunu görmekten uzak kalırız, hem de toplumsal hafızaya not düşmemiz zorlaşır… Bu olaya, "En kötüsünü yaşasaydık ne olurdu?" sorusuna cevap vererek bakmak zorundayız. Yani saldırganlar amaçlarına ulaşsa ve otobüs şarampole yuvarlansaydı ne yapardık? Asıl soru bu… Bir hafta arayla maçlara devam edebilir miydik!?.
Bu kadar sakin olma şansı bulabilir miydik?.. Hiç sanmıyorum… Olay büyük, çok büyük ve memleketin huzuruna yönelik bir saldırı… O nedenle F.Bahçe cephesinden üç gün önce basın toplantısıyla yapılan açıklamaları alkışlıyorum… Olay tam aydınlanmadan sahaya çıkmak istemeyişleri de çok normal… Anlamak gerek, onlar yaşadı, biz seyrettik… Kesinlikle anlamak gerek

Güzel adam Necip!
Derbide elini tuttuğu altı yaşındaki minik F.Bahçeli; "Necip abi ben senin elini tuttum diye şimdi Beşiktaşlı mı oldum!?" diye sormuş… Necip bakmış minik üzülecek dünyanın en güzel cevabını vererek; sen üzülme sen yine F.Bahçeli'sin, elini tuttuğum için ben F.Bahçeli oldum!"
Güzelliğe bakar mısınız… Sonra o yavrunun babası Necip'e harika bir mektup yazmış; derbide senin için ailece dua ettik… Maçı kaybetseniz de sen kazandın!.. Necip kardeşimi yürekten kutluyorum bize bu güzelliği yaşattığı için.
Adamsın Necip'im, rahmetli Vedat Okyar ağabeyin dediği gibi güzel adamsın vesselam…

HAKEMLER
Üç takım kıran kırana yarışıyor ve ligin boyu kısalmış durumda. Bundan sonra puan kayıplarının telafisi imkansız kadar zordur.
O nedenle takımlar kadar hakemler de şu erteleme boşluğunda kendilerini iyi hazırlamak zorundalar..
Başakşehir maçında Beşiktaş'ın verilmeyen net penaltısı gibi hatalar bundan böyle daha çok can yakar… Elbette hakem de insandır ve hatalar mutlaka olacaktır ama tribünden on yaşında çocuğun görebildiğini sahadaki altı hakemden biri de görmelidir… Gerginlik azalsın istiyorsak sabır zorlayıcı hatalar da azalmalıdır.

Biliç kriz yönetemiyor
Beşiktaş'ın yoğun maç trafiğinde şikayet etmek dışında bir tedbir alamayan (alternatif oyuncuları doğru kullanmak iyi bir tedbir olabilirdi) Biliç, sakatlıklara karşı da aynı sıkıntıyı yaşadı… Bazı oyuncuların mental yorgunluklarını, bazılarının da fiziksel düşüşlerini fark edemedi ya da fark etmiş olsa bile doğru çözümler üretemedi… Ya hiç rotasyon yapmadı ve aynı oyunculara yüklendi ya da Eskişehir'de yaptığı gibi teknik kapasitesi yüksek ama mücadele güçleri zayıf oyuncuların tamamını aynı anda sahaya sürdü… Şimdi ise topu futbolculara atma anlamına gelecek açıklamalar yapıyor. Elbette top futbolcular da ama işin hepsi o kadar değil. O futbolcuları motive edecek, doğru dizilişle sahaya çıkaracak olan Biliç'tir. Yani top kimin ayağında olursa olsun gerçek sorumluluk Biliç'tedir.

Tehlikeli sözler
Başkan Orman, "Futbolcular aldkları paranın karşılığını versinler" demiş. Bunlar tehlikeli sözler!
Ben en son böyle bir cümleyi, Beşiktaş'tan dünyaları alan ama hiçbir şey vermeyen Nihat Kahveci'ye yazınca saldırıya uğramıştım!
Aman başkan! Futbocu dediğin eleştiri sevmez, aman başkan dikkat et!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor