Cüneyt ve Arda
Arda Turan rekor bir bedelle Barcelona'da.
Dünya'nın en büyük kulübünde, Türkiye'de doğmuş ve yetişmiş bir Türk futbolcu oynayacak.
Bu; Cüneyt Çakır'ın Şampiyonlar Ligi Finali yönetmesinden bile çok şaşırttı bazılarımızı.
Hatta pek çoğumuz bu transferi, bir mucize olarak algıladı.
Bazıları için, ''yatırım'' olarak alınan Bruma'ya ödenen paraya yakın bir bedelle Arda'yı Atletico'ya satmış olmak yeterince kafa karıştırıcı gelebilir.
Aynı kişilere, yönettiği her maçta yerden yere vurulan, ''hakem değil'' denen Çakır'ın Dünya'nın en önemli maçını yönetmesi de garip gelmiştir, şüphesiz.
Onlar sınıf atladılar
Şurası kesin ki; gezegenimize entegre olan hakemlerimiz ve menajerlerimiz sınıf atlamış durumda.
Fırsat bu fırsat deyip, bu iki zirve noktasının altını doldurmayı başarabilmeliyiz.
Galatasaray'ın UEFA Kupası, Milli Takım'ın Dünya ve Avrupa 3.lükleriyle de benzer rüzgarlar yakalamış ama yelkenleri doldurmayı başaramamıştık.
Umuyorum ki; medyamız, yöneticilerimiz, antrenörlerimiz ve futbolcularımız, Çakır'ın başarısı ve Arda transferini doğru bir şekilde yorumlar, gerekli dersleri çıkarır.
Hakemliği bitince TV'de yorumcu olmayı hedefleyen birisinden Şampiyonlar Ligi Finali yönetmesini beklemek ne kadar zorsa, futbol yaşamı bittikten sonra Survivor'a katılmayı düşleyen bir futbolcunun Barcelona'ya gitmesini beklemek de o denli imkansızdır.
Arda Turan ve Cüneyt Çakır - hiç de mecbur olmasalar da- umarım ömürlerinin geri kalanın buna vakfeder.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.