14 Ağustos 2014 | Perşembe

Transformasyon!

Kabul edelim ki...
Ülkemizde futbol oyunu, maalesef saha içinde de oynanan bir oyundur!
Bir bölümü, hatta önemli bir bölümü saha içinde oynandığı için bu kabulle yürümek en doğru harekettir.
Gereklerini yerine getirmek, ona göre de pozisyon almak gerekir.
Onun için de iyi bir teknik ekip, iyi ve alternatifli bir kadro şarttır...
Saha içiyle ve de özellikle birbirleriyle senkronize tribünler de bu işin olmazsa olmazıdır.
Çok basit ifadeyle, şampiyonlukların kolay kolay dışına çıkmadığı, çıkarılmadığı İstanbul tribünleri gibi... Yoğun, etkin, kalabalık, baskıcı...

***

Futbolda inatçılık iyidir ama futbolla inatlaşmak yanlıştır...
Yıllarca savunduğum (çok az destek bulduğum) ve her zaman içimde (sanırım) bir hayali proje olarak kalacak olan o toprakların çocuklarıyla yeniden başarma fikrimi bir süreliğine de olsa rafa kaldırdım ben de...
Trabzonspor son dönemde futbola büyük yatırım yapıyor, karşılığını da yine futboldan kazanma yoluna gidiyor...
Forma satıyor, ürün yetiştiremiyor, kombinelere cazibe yaratıyor! Şu an için bu durum kazanma üzerine kurulu doğru bir risk alma yöntemi gibi gözüküyor...
Ancak adı üstünde, risk!

***

Trabzonspor futboldan ekmek kazanmalı...
Yıllardır birikmiş borç düzeyi futboldan gerektiği kadar kazanmadığını gösteriyor Trabzonspor'un.
Sadece Trabzonsporlu futbolcular değil,Trabzonspor kulübü de evine ekmeğini futboldan götürmeli artık... Şöyle ki; Karşı durduğu, haklarını bir türlü alamadığı ama bu uğurda inatla ve ısrarla savaştığı kirli sistemle adeta dalga geçerek bunu yapmalı!
Bu sistemden daha fazla para kazanarak, sisteme masraflarını ödeterek!

***

Kabul edelim...
Taraftarlar transfer olayını çok seviyor...
Hele isimli bir oyuncu getiriliyorsa bayram yerine dönebiliyor camialar...
Bir Cardozo transferinin, koca camia üzerinden kaldırdığı harfiyatı inkar edebilir miyiz?
Ya oluşan sinerjiyi?
3 yıldır hareketsiz duran TS Club'ların satış rekorlarını?
Sadece taraftarlar değil, medyasından tutun, duruma en muhalif kesimin dahi yaşadığı heyecan ortadadır...

***

Hatırlayalım...
Vahid hoca kamp döneminde alınan sonuçlar sonrası, yeni yerli transferleri, oyuncuları yerden yere vurdu.
Görüntü itibariyle suskun bir haldeyken; hocasının kamp döneminde çektiği reste, adeta restle cevap veren yönetim; "buyur sana istediğin 10 oyuncu, şimdi sıra sende" de demiş oldu transferlerle.
Enteresandır...
Hocanın, beni rahatsız eden (oyunculara kullandığı) bu üslubu, taraftar nezdinde ise büyük kabul gördü.
Yerel ifadeyle "has etti, az bile diyor" diyenlerin sayısı camianın genelini kapladı.
Bu destek, yönetimi de cesaretlendirmiş olacak ki, hedefledikleri sayıyı bile geçtiler transferde.
Bunun adı: Kabuk kırmadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor