02 Aralık 2010 | Perşembe

Sezar'ın hakkı Sezar'a

Geriye düştüğü karşılaşmada Trabzonspor, Gaziantep'i 3-1 mağlup etti. Geçtiğimiz hafta Valencia'dan altı yiyen Bursaspor, Kayserispor'u yenerek moral buldu. Bu iki maç için neler söyleyeceksiniz?
Değerlendirmem değişmiyor. 'Anadolu efsanesi', 'Anadolu patlaması' palavra. Ortada üç büyükler olmayınca birileri gelecek. En derli toplu oynayan, en kısmetli kimse o üst sıralara geliyor.

LA LİGA 10 PARA ETMEZ Mİ?
Şampiyon Bursaspor'un, Valencia'dan 6 yemesi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu sonuç Türk futbolunun geldiği noktanın bir göstergesi mi?
Peki 'Real'in Barcelona'dan 5 yemesi' neydi? Bunlar olabilir. Yani Valencia'dan 6 yiyebilirsin. Fenerbahçe, 'Sigma Olomouc' diye bir takımdan 7 yemişti hatırlarsan... Ama önemli olan o değil. Önemli olan ortalama. Bu sene Avrupa'da Türk takımı yok! Ortaya koyan şey bu; 6 yemen değil. Acı olan Valencia'nın 6 gol atması değil; acı olan Bursa'nın attığı golü televizyon yorumcusunun "Tarihi gol" diye anlatması. "Tarihi gol" diyor. 6 gol yediğin maçtan bir gol atabilmek tarihi çünkü başka golü yok Bursa'nın. Çok acı bir hiciv tabii ona "Tarihi gol" demek. Ama önemli olan bu hale düşmek.
Ben maçı seyretmiyor olsam bir evin önünden geçerken o gol olduğu andaki spikerin sesini duysam zannederdim ki 0-0 biten maçta Bursa attı ve öne geçti. Öyle bir coşku ile bağırdı. Meğer 6 tane yemiş!.. Düzey bu...
Düzeyi gösteren şey bu, 6 yemek değil.
Real Madrid, İspanya'da La Liga'nın lideriydi. Lider 5 yiyorsa demek ki 'La Liga Ligi 10 para etmez!' Bu değil...

FENER'E YANIT VERMEYE BAŞLADI
Amatör branşlarda bu hafta güzel maçlar vardı ve ilginç sonuçlar alındı. Voleybolda Galatasaray, güçlü rakibi Fenerbahçe'yi yenmeyi başardı. Basketbolda Fenerbahçe Bayan Takımı, geriden gelip, Galatasaray'ın bayanlarını mağlup etmeyi başardı.

Adnan Polat'ın asıl başarısı orada... Açık. Geçen hafta Galatasaray kız basketbol takımı ile Fenerbahçe kız basketbol takımının maçı müthiş çekişmeli oldu. Önemli değil kimin kazandığı. Ama iki takım baştan sona çekiştiler ve iyi basketbol oynadılar.
Bu şu demek; kadın basketbol takımının geleceği aydınlık... Çünkü Fenerbahçe ile Galatasaray rekabetinin olduğu spor dalı gelişir. Kim ne derse desin... Fenerbahçe-Galatasaray değil de Eczacıbaşı-Efes maçı olsaydı; o kadar önemli değil. Çünkü onların arkasında ne televizyon var, ne gazete var, ne taraftar var, ne seyirci var. Hiç kimse yok. Ama Fener-Galatasaray dediğin zaman uzağa tükürme yarışı yapsan yer yerinden oynuyor. Bu güzel bir şey.
Bu Adnan Polat'ın futbol dışı sporlarla da ilgilendiğini gösteriyor.
Fenerbahçe-Galatasaray erkek voleybol maçı. Tabelada "3-0 Galatasaray kazandı" yazıyor ama setlere bakıyorsun 25-23, 25-23-25-23. Yani 3-0 Fenerbahçe de kazanabilir aynı maçı... Başa baş oynamışlar. Bu da çok güzel bir şey. Erkek voleybolu da iyi bir açılımın eşiğinde; Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti yüzünden.
Futbol dışı branşlarda Fenerbahçe'nin yaptığı hamleye Adnan Polat da 'Galatasaray' adına cevap vermeye başladı. Bu güzel bir şey. Benim Adnan Polat'tan beklediğim, istediğim şey de bu. Sezar'ın hakkı Sezar'a.

FUTBOLU DA YASAKLASINLAR
Bu arada üç büyük takım, voleybol maçlarına rakip taraftarlar götürülmesi konusunda anlaştı. Salonlarda da taraftarların kısıtlanması doğru mu?
Çok ayıp bir şey. Bir yanda Başbakan üniversite rektörlerini topluyor ve diyor ki "Yasakları yasaklayalım." Aynı gün İstanbul Valiliği voleybol maçlarına rakip seyircinin gelmesini yasaklıyor. Böyle bir şey olur mu? Spor ne için yapılıyor? Sporun amacı nedir? O zaman voleybolu toptan yasakla! Futbolu da yasakla. Fenerbahçe ve Galatasaray'ı da kapat, bu düşmanlık bitsin.
Böyle bir düşünce olur mu? Yani diyor ki benim devletim, Türkiye Cumhuriyeti; '2 bin kişilik bir salonda ben kontrol gücüne sahip değilim. O 2 bin kişilik salona biner biner gelirse rakipler harp çıkar, insanlar ölür ben bunları toparlayamam.' Böyle bir şey var mı ya? Böyle bir düşünce olabilir mi?
Öbür yandan da bu işin otoritesini sağlayacak "Sporda Şiddet Yasası" Meclis'te bekliyor!
Çünkü Adalet Bakanı, 'Benim mahkemelerimin yükü zaten ağır. Bir de spor davalarını buna eklemeyin' diye bu kanunu istemiyor.

O şiddet yasası Türkiye'de olsa Guti'nin gözüne lazer sıkabilir mi? Ertesi gün kendisini hapiste bulacağını bilse yapabilir mi? Çünkü Türkiye'de yaptığının yanına kar kalacağını biliyor herkes. Polis tribünden alıyor adamı. Adamın cezası o maçın geri kalanını seyretmemek sadece.
Çünkü yasa yok başka...

AÇIK SEÇİK RANT KAVGASI
Bu arada haftanın dikkat çeken olaylarından birisi de Beşiktaşlı amigoların silahlı hesaplaşmasıydı.
Bu konuda Türk spor medyası iflas etmiştir. Bu adli bir olay değil. İki kişi arasındaki basit bir yaralama olayı değil. Fenerbahçe amigosu, Galatasaray amigosunu yaralasa ben bunu anlarım. Bir yerde rastlaştılar, atıştılar; tamam!.. Beşiktaş amigosu, bir başka Beşiktaş amigosu tarafından vuruluyor. Açık seçik bu bir rant kavgası. Hangi rant; bilet... Kim veriyor o bileti onlara; kulüp. Kulübün bilet vermesi yasak. Peki bunu kim araştıracak; Polis. Medya da polisi araştırma yapmaya teşvik edecek, itecek.
Galatasaray kapalı tribününe nasıl girildiği ortada. Amigoların elinde kombine kartı var. Parayla satıyor, adam içeri giriyor, kartı da iade ediyor. Ertesi maç aynı kart yine satılıyor. İki sivil polis bu işi çözer. Ama bunu arama zahmetine katlanmıyor benim polisim. Rakip takım taraftarının gelmesini yasaklıyor! O zaman da benim güvenim kalmıyor. Neyle uğraşacağını bilmeyen bir devlet var karşımda!..

'FUHUŞ' DİYE BİR SUÇ YOK
Günlerdir yazıp duruyorum; polisler orada burada barlara pavyonlara müşteri kılığında (!) girip, oradaki bir takım kızlarla yarım saat, bir saat karşılıklı gırgır, şamata oturuyorsun, ondan sonra yukarıya çıkıyorsun, 'Kartal kazandı' diye şifreyi veriyorsun, oraya baskın yapılıyor. Bu mu polisin görevi?
Türkiye'de bir kadının kendisini satmayı suç değil. 'Fuhuş' diye bir suç yok Türk Ceza Kanunu'nda... Satarım arkadaş!.. İlan da veririm gazeteye!..

Suç; suça teşvik, kadını satmak... Türkiye bir yüzkarası utancın içinde... Ortadoğunun beyaz kadın ticareti merkezi... Eski Demirperde ülkelerinden 'hizmetçi, dadı, öğretmen' diye Türkiye'ye getiriyorlar ve Türkiye'de fahişe yapıyorlar ve satıyorlar. Başka ülkelere... Türk polisinin beyaz kadın ticareti ile uğraşması lazım, eğer vakti varsa. Hayır Kumburgaz'a gidiyor; müşteri kılığında meyhaneye giriyor; orada 2 saat yiyor, içiyor, eğleniyor; ondan sonra 'Kartal kazandı' diye baskın şifresi veriyor!..
Yakalanan kızı ne yapıyorlar? Zührevi Hastalıklar Hastanesi'ne... Sağlamsa, Türk'se kapıya, yabancı ise sınır dışı. Yahu kadını yakaladın; bir soruşturma aç bakalım!.. Moldova'dan buraya nasıl gelmiş, kim getirmiş, ne olmuş, pasaportu nerede, kimin elinde!.. İşin o yanı ile ilgili bir tek haber, bir tek eylem duymadım ben... İki tane polis eğlencesi var.
1- Gece 12'den sonra arabada yalnız giden kızları çevirip kimlik kontrolü yapmak!..
2- Birtakım barları, pavyonları basıp fahişe avına çıkmak!.. Oh ne güzel...
Sporda da bu işte...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor