03 Aralık 2022 | Cumartesi

Gurbet treni

Futbolda üç büyüklerin saltanatına başkaldıran ilk takım Eskişehirspor'du. 1960'lı yılların sonları, Eskişehirspor'un bu görkemli çıkışı Anadolu ihtilali olarak futbolun tarihine geçti. İnsanı sevmenin sanat olduğu o yıllarda, Fenerbahçe ile şampiyonluk maçına gelen trenler dolusu Eskişehirspor taraftarının görüntülerini hatırlıyorum. Paltolu takım elbiseli adamlar! Kimsenin adamı olmayan takımına sevdalı gerçek taraftarlar. Ne üstlerinde kesici alet vardı ne dillerinde küfür. En fazla gurbet trenlerinin üzerinde "seni yenmeye geliyoruz Fenerbahçe" yazısını hatırlıyorum. 3-0 kaybedilen maçtan sonra en ufak bir olaya mahal vermeden zarif bir geri dönüş. O taraftarlarla birlikte onurlu bir hayatın gözünün içine bakarak yaşlanan eski zaman futbolcuları ve yöneticileri geliyor gözlerimin önüne. O yıllarda her takım, taraftarı, yöneticisi ve futbolcusuyla birbirine benzerdi çünkü. H H H
Sonraki yıllarda tribünlerin yaşı küçüldükçe saygısızlık ve nefret büyüdü. İşin içine para girdi, kalitesiz yöneticilik ve insanları birbirine düşüren medya girdi. Gençliğimizin rüya şövalyelerinin yerini sosyal medya mezbahalarında örgütlenen çeteler aldı. Birçok kulüp başkanı o çeteleri himayelerine aldı. Ceplerine para koydu, beleş bilet koydu. Nefret denen canavarın salyaları, yönetici denen adamların ceplerindeki balyalarıyla kardeş kardeş geçinirken, aynı ülkenin çocukları birbirine düşman oldu.

Göztepe-Altay maçındaki utanç gecesi dünya basınında da yankı buldu. Ülke puanını yükseltmek isterken, yere düşen insanlığı nasıl ayağa kaldıracağız? Korner direğiyle kaleciyi darp eden insanın futbolla ve insanlıkla ne ilgisi olabilir ki zaten! Tutuklanan insanları mahkemeler yargılayacak da böyle taraftarların beslenme sistemini kim sorgulayacak? Kim boşaltacak atık depolarını? Ne büyük utançtır ki taraftar otobüsleri, gurbet trenleriyle yer değiştirdikten sonra taraftar profilleri değişmiştir. O otobüslere döner bıçakları ve beyzbol sopaları yerleştirilmesine ses çıkarılmıyor. Ne büyük gururdur ki hiç kimse nefretini saklamak zorunda da hissetmiyor kendini. Nasılsa saldıran ya psikopat ya deli! Ama sportmenliğin ayarlarıyla oynayan yöneticilere "buzlu cam modeli!"

Futbolda birbirlerine "deve kini" besleyen başkanların analizini kim yapacak? Rakip başkana "hayvanlarla bir olamayız" diyen bir kulüp başkanı, korner direğiyle kaleciye saldıran bir zorbadan daha mı masumdur? Futbolcularına "ayaklarınızı da vicdanınıza göre uzatın dilinizi de!" diyebilen kaç kulüp başkanı ve teknik adam tanıyorsunuz? Süper Lig'de "döve döve şampiyonluk nasıl alınır" konulu sezon sonu filmlerini unuttuk mu? H H H
Futbolda saldırganlığı şekillendiren ve insanlığı lime lime eden bir sistem var. O sistem ekrandaki yorumcusuyla, teknik adamıyla, kulüp başkanıyla ve gazetecisiyle bütün değerleri sırtından vurdu. Onlar istiyorlar ki kansızlığın çarkı istedikleri gibi dönsün. Bazen "siyah-beyaz güzellikler için keşke maziye kesilse biletler" diyorum. Oysa hangi yaralı kuş dönmüş geriye, o güzellikler geri dönsün!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor