18 Kasım 2016 | Cuma

İki ayrı rüyanın tek gerçeği ama

Derbilerden önce konuşma balonlarını gazladoldurmak yöneticiliğin şanından olabilir.
Birbirlerini ne kadar küçümserlerse o kadar büyüdüğünü zannedenler, aslında rakip ne kadar büyük olursa zaferin de o kadar büyük olacağı gerçeğini hasıraltı ederler.
Çünkü yöneticiliğin "mikro" olanı geçerlidir bu ülkede. Ezeli rekabete ebedi rezalet mührüyle!

***

Yıllar önce Saracoğlu'nda dönemin Galatasaray Teknik Direktörü Gerets'in alnı yarılmıştı da, gerçek bir sportmen gibi alnındaki kanla maçı tamamlamıştı.
Maçtan sonra Ali Koç'un Gerets'e çiçek gönderdiğini hatırlıyorum.
O çiçekler yapılan yanlışa karşı dilenen özrün önemli bir paydasıydı ama Ali Koç adına asaletin kendisiydi.
Gerets'in alnına atılan parayla açılan yaranın izlerini silmek adına.
Böyle bir çiçeğin cevap hakkı da belliydi. "Teşekkür ederim." Centilmenliğin yasaklandığı bir ülkede, çiçeklerin dilini kardeşliğe tercüme eden bir yöneticiye gerekli alkış tutuldu mu?
Hiç sanmıyorum. Bizim futbolumuz zarafete müsait değil. Ama ortam böyle diye, futbol maçlarını nefret muharebesi haline getirmek de, akılcı bir yol değil.
En azından sportmen kalmaya ant içmiş insanlar için.

***

Fenerbahçe-Galatasaray maçları dünya çapında bir derbiydi de, zamanla kendini imha etti.
Çünkü futbol toplumu avucuna alan heyecan değil artık. Ve gün geçtikçe kalitesinden hızla uzaklaşıyor.
Vazgeçtiklerimiz de bir daha bizimiz olmuyor.
Şimdi "kim kazanır?" gerçeği daha geleneksel.
Galatasaray'ın bu statta 17 yıldır kazanamamış olması, Fenerbahçe'nin "Beni Galatasaray maçlarına emanet ediniz" gerçeğinin dışa vurmasıyla kardeş olabilir.
Mehmet Topal ve Lens'in olmaması bir kayıp olsa da, Fenerbahçe'nin en büyük gücü taraftar.
O taraftar bu sezon gerçek gücünü Manchester maçında gösterdi.
Karabükspor maçındaki hakem cinayetinin ekrani tartışmalarında Fenerbahçe'nin "ötekileştirilmesine" karşı yeniden tribünlere döndüler.
"Biz buradayız" dediler.
"Bu takım sahipsiz değil!" Futbolcular da düş gücü derslerini bırakıp, işgücünün sırrına erdiler.

***

Galatasaray'a bakınca, bu statta "Beni yenmene izin vermeyeceğim" duygusu, "Seni yeneceğim" duygusuna ağır bastığı için, Saracoğlu onlar için "ağır ceza mahkemesine" dönüşüyor.
Pazar gecesi yeni bir film vizyona girer mi? 17 yıllık sonuçlar alışılmış gibi görünse de, futbolun herkese nazire yapan gerçekleri de vardır.
O yüzden oynanmamış maçın sonucunu şimdiden belirlemek bizim haddimize değil.

***

Ayrıca bu ülkenin hakemleri büyük sorun. Mutfak robotları bile hakemlerden daha yürekli.
Derbi maçının hakemi Cüneyt Çakır. Eyyamcılığın krallarından..
Kör kuyularda adaletsiz resimler hafızalarımız da yerinde duruyor.

***

Pazar gecesi için kimilerinden garantili galibiyet, kimilerinden 17 yıllık seriye son verme mesajları.
Maçı kazanmak iki ayrı rüyanın tek gerçeği ama.
Dünyanın birinci harikası değil.
O yüzden sonuç ne olursa olsun, asayiş berkemal olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor