21 Eylül 2016 | Çarşamba

Sevdanın teni

Fenerbahçe Kasımpaşa karşısında kolay kazanmanın şartları kadar, handikapları da bünyesinde barındıran bir görüntü çizdi.
Oynanmamış hiçbir maçın galibiyet güvenliği yoktur ama.
Fenerbahçe'nin "hükmeden yanı" ağır bastıkça.
Sahanın içinde dikey hükmü genişledikçe. Gol sorunu çözülür.
Kasımpaşa maçı Fenerbahçeli futbolcuların sahada icat ettikleri futbolun değil, kendilerinde olanların farkına varmalarının karşılığıdır.
Sonraki maçlarda yabancılık çekmeyeceklerini düşünmek iyimserlikse.
Takımın içindeki soru işaretlerine asılan fotoğraflar da tehlike işaretidir.
Özellikle orta alanda.
Ve takımın içindeki bazı isimlerde.
Yıkılmış adamların ayaktaymış gibi durması yok mu? Dokunuyor insana.

***

Fenerbahçe Kulübü bir futbolcuya yılda 5.7 milyon euro verebilir.
Ama bu özellik hiçbir futbolcuya sorumsuzluk hürriyeti vermez. Çünkü forma bir aşktır.
Yapay baskılarla elde edilecek bir gerçek değildir.
Bazen bir futbolcu bir takımı ayağa kaldırır.
Bir futbolcu takımı alaşağı eder.
Zafer ve yenilgi arasındaki farkı yansıtan da budur.

***

Giydiği formayı sevdasının teni belleyen Volkan Şen tüm çıplaklığıyla kazanma kavgasının içindedir.
Van Persie sorumsuzluğun şemsiyesi altında "hazır değilim" masalına sığınan bir kaçaktır.
Volkan Şen taraftarlarının gözbebeği olacak kadar emekçi.
Van Persie taraftarlarının gözlerinin içine bakamayacak kadar korkaktır.
Volkan Şen Fenerbahçe'nin gururunu yüceltmekle görevli yıldız.
Van Persie her hafta yeni günahlara saklanan cambaz!
Volkan Şen formasının içinde bu denli mücadele ederken.
Van Persie kadroda bile yok.
"Ben bu takımın bir parçası değilim" diye bas bas bağıran Van Persie kendisine sorsun.
"Ben neye layığım?" diye.
Çünkü eninde sonunda layığını bulacaktır.
Bu mıymıntı duruşunun sonunda.

***

Bu ülkenin futbolunun çivisi çıkmışken.
Arda Turan ve Fatih Terim arasındaki kavganın, futbolun önüne geçmesine izin veren bir medya sistemi varken.
"Dedi-kodu" kanalı tıkır tıkır işliyor.
Ve hala rakip taraftarın deplasmana gitmesinin sakıncalarının ağır bastığı bir ülkede yaşıyoruz.
Doğaldır ki...
Böyle bir düzende başarının sırları pek önemsenmiyor.

***

Başakşehir arkasında taraftar kitlesi bile olmadan 4 maçını da kazandı.
Başarının sihri teknik adamda.
Abdullah Avcı futbolun eğitim kurumu gibidir.
Onu en iyi biçimde gençlik okulundan mezun olanlar ve eski takımlarında "dışlananlar" tanır.
Kötü futbolun, transfer kıyımındaki beceriksiz yöneticiliğin ve su gibi para harcamanın karşısındaki öğretici güçtür Abdullah Avcı, .
Susarak böyle anlatılır gerçekler.
Adam gibi!

***

Milli takımda üzerine sürülen piyon futbolcularla ve sinsi bir organizasyonla yolundan çevrilen Abdullah Avcı mıdır?
Yoksa Türk futbolu mu?
Bazı soruların cevapları tek şıklıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor