Gecenin patronu

Fenerbahçe dün geceye her şeyi sığdırdı. Futbol, sonuç, kalite. Eksiklerin yokluğunu hissettirmeyen disiplin ve kazanma ruhu kusursuzdu. Daha maçın başında, "gecenin patronu benim" dedi. Kasımpaşa'ya sahasından çıkma yasağı uyguladı. Gördük ki, futbol galibiyete giden yolda hızı da seviyor, fotoğraflanmış görüntüleri de. Kuyt'ın gollerindeki bilardo sahneleri gibi. İki golde de, harika bir pas trafiği vardı.

***

Dün gece Fenerbahçe'nin orta alanda açılımı da harikaydı. Savunmada kapanışı da. Dönen topların cümlesi Fenerbahçeli futbolcularda. Takımın kontra toplardaki çıkış hızı dikkat çekiciydi. Fenerbahçe'nin özellikle ilk yarıdaki hızının sırrı, Emre'nin yokluğunda gizli. Sürekli hakeme itiraz etmenin takımın hızını kesmekle yakın ilişkisi var. Kim ne derse desin!

***

Dün gece Alper ve Diego'nun sihrini göremedik. Ama imece ruhunu gördük. Egemen ve Alves takımın gözü kara yıldızları. Caner'in ilk yarıdaki kesmeleri, ikinci yarıda rakibin çıkışlarını mühürleyen müdahalelerle yer değiştirdi. Attığı goldeki bindirmesi harikaydı. İlk kez 11'de oynayan Selçuk Şahin hiç ağırlık yapmadı. Ve kulübede oturmanın zerre kadar sancısını yaşatmayan Hasan Ali'nin görevin dakikasına bakmadan her maçta aynı sorumluluğu hissetmesi de çok özel bir şey. Dün gece neresinden bakılırsa, Fenerbahçe takım olarak bütünlük içindeydi.

***

İkinci yarıda anlık çıkışlar yapan Kasımpaşa maçın bütününde çöküntü halindeydi de... Onları elden ayaktan düşüren gerçekleri, sadece kendilerinin değil. Fenerbahçe'nin gücünün ürettiğini söylemek gerek. Çünkü dünkü Fenerbahçe'yi misafir etmek gerçekten zordu!