10 Ekim 2014 | Cuma

Terim duruşu

Kritik bir milli maç öncesinde, bir yıl önce milli futbolcular arasında yaşanmış bir olayı, neredeyse cinayet sebebine dönüştürmek midir sorumluluk?
Yoksa babaların konuşturulmasıyla, Fatih Terim'in çocuğuna kadar uzatılan meseleyi intikamını alamamış ezikliğin gösterisine dönüştürmek mi?

Dün"Hani bu takım hepimizindi" diye haykırdı Fatih Terim.
Kendisini milli takım sevgisinden muaf tutanlara seslendi.
Duyuldu mu acaba?
Çek Cumhuriyeti maçı öncesinde oluşturulan negatif enerjinin kime ne yararı olabilir bilmek istedi.
Ciddi bir kan kaybı varken.
Milli takımın, Çek Cumhuriyeti karşısında o kadar eksiği mevcutken.
Kuşkunuz olmasın. Bu infazın kurbanı olmaya kimsenin niyeti yok.
Ne Fatih Terim'in, ne futbolcuların.
Görülecek bir hesap varsa. Milli takım şahsi hesaplar için yanlış bir mekan!


Fatih Terim basın toplantısında en insani yanıyla sordu.
"Sizin çocuğunuz Gökhan Töre olsa, bir şans daha vermez miydiniz?
Cevabı kendisi verdi..
"Ben bir hata yaptım evet özür diliyorum. 21 yaşındaki bir çocuğa sahip çıktım."
Anlayanlar için bunun adı
"Onursal babalık…"
Bunun adı gençlik hatasını özümseyen insanlık.


Bir söz vardır.
En kötü anne ve babalar, kendi gençliklerini unutanlardır.
Hangimiz o yaşlarda hata yapmadık!
Hangimiz deli kanın etkisinde kalmadık.
Sözde yiğitlik, sözde sportmenlik, sözde "babalık" duygularının temsilcisi olanların gönlü olsun.
Gökhan Töre daha maça çıkmadan milli takım kampındaki odasında imha edildi.

Mazideki hiçbir "saldırıda" hafızasını kaybetmez insan.
Hele Fatih Terim.
2008 yılını sebepsiz hatırlatmadı. "2008 Çek Cumhuriyeti maçından önce anneleri 'benim oğlumu neden oynatmıyorsunuz?' diye konuşturdunuz. Şimdi de oyuncunun babasını konuşturdunuz."
Soralım bakalım tesadüf müdür?
Milli takıma yapılanlarla, tapılan değerler arasında gezinti mi?
Sakın ha! Hiçbir şey tesadüf değildir.
Hele bu medyada!

Bu gece Fatih Terim'in üzerinde sadece milli takım apoleti yok.
Baba gömleği de var.
İnsan sevgisinin ceketi de.
O yüzden, onun böyle zamanlardaki duruşunun arkasında dağ gibi bir sevgi de var.
Eski zaman bilgelerinin asalarındaki sihir gibi...

HESAPLAŞMA
Merak etmeyin, bu ülkede her şeyin bir hesabı olacak. Gecikmiş olsa bile Aziz Yıldırım üç gün önce "hesaplaşacağız" dedi.
Yargıdan kaçmıyor, adaletin önüne çıkıyor. Bundan gururlu ne olabilir!
Elbette hesaplaşacak, hakkıdır. Çünkü yok yere hapiste yatan insanların bu ülkeden alacağı var.
Gerçek adaletten yoksun olmanın getirdiği bedelleri fazlasıyla ödediler.
Şimdi o bedellerin bir kısmını geri alacaklar.
Gerçek adaletin mührünü basmaktan...Temiz sayfalara kendi isimlerini yazmaktan daha büyük hesap ne olabilir derseniz...
Onu da "yüzleşme" konulu filmde izlersiniz.
Vicdanlarıyla yüzleşemeyenlerin, suçladıkları insanlarla yüzleşmesine izin veren adaletin ikinci perdesinde!