Meşalenin neferleri

Dün gece Plzen'de, çeyrek final ceketinin ilk düğmesi iliklendi.
Futbol, formasının hakkını vereni yalnız bırakmıyor.
Dünkü Fenerbahçe, bütün güzelliklerin toplandığı bir fotoğraf gibiydi.
Onlar bugünkü manşetleri, ayaklarıyla olduğu kadar yürekleriyle attılar.

***

Avrupa'daki maçlarda özel olarak programlanmış bir Fenerbahçe var zaten.
Özellikle deplasmanlarda düşünce olarak da, teknik ve taktik olarak da oyunu yönlendiren sarı-lacivertliler.
Dün gece rakibi pasifize eden gücün simgesi, Fenerbahçeli futbolcuların pas yüzdesiydi.
Avlama dürtüsüyle av olmak, geçen haftadan kalan berbat bir resim olduğu için, kontrol mekanizması da başroldeydi.
O yüzden Plzen'in kendi alanından çıkış hızına karşılık, ilk tedbir orta alanda alınmıştı, ardından kademeli savunma.
Sezgi ve müdahale gücü en yüksek adam olarak Yobo öne çıktı.

***

Başına iş almak, bu sezon Volkan'ın başının belası. İlk yarının tek berbat hatası 37.dakikada az daha gole sebep oluyordu.
Volkan ve Selçuk'un ortak yapım hatasını önce direk, sonra savunma önledi.
Ama hemen akabinde Kuyt'ın kale önündeki vuruşu çok daha netti..
Ve Fenerbahçe'nin gücünü ikinci yarıya sakladığının da belgesiydi sanki.

***

İkinci yarıda rakip alanda daha çok gözüken Fenerbahçe vardı.
Plzen'in pozisyon gevelemesine karşılık, Fenerbahçe'nin gidişlerinde yaşattığı pozisyonlar daha netti. Webo'nun golü, tur atlamanın saadetine yönelik bir ödüldü.
Çünkü geceyi yaşayan, kazanmak adına her şeyi yapan Fenerbahçe takımıydı.
O yüzden futbolcuların hepsin i alkışlamak gerekiyor.

***

Bana sorarsanız dün gece çeyrek final pastası sipariş edildi.
Rövanş maçında meşalenin neferi olmak, mumları yakmak anlamına gelecek.
Bu takım bu sezon meşalelerle yeteri kadar yandı çünkü.