08 Şubat 2017 | Çarşamba

Final takımı

Fenerbahçe için sezon finaliydi ve kazandı. Sadece kupada tur atlamadı, tüm sezon için taraftarının eline, konuşabileceği, övünebileceği bir sonuç verdi. Beşiktaş'ı yeni stadında yenen "ilk takım" oldular. Ezeli rekabet içinde Galatasaray'a karşı da yeni stadın "ilki" olma unvanını taşıyorlar.
Birbiriyle kısır tartışmalara girip, hamaset yapıp, kimin daha büyük olduğunu tartışan, taraftar jargonunda, Fenerbahçeliler yeni bir adım kazandılar. Diğer yandan takımın enerjisini koruması ve sezon konsantrasyonunu sürdürmesi açısından da önemli bir finaldi.

Hazırlıksız yakalandılar
Şampiyonluğun zora girdiği, hatta ikinciliğin bile şüpheli olduğu sezon akışında, kupada devam etmek, aslında sezonu sürdürmektir. Tosic'in kırmızı kart görmesi ve sonrasında gelişenlerin maçın tek konusu olması da bununla ilgili.
Maalesef Vodafone Arena'da doğru bir sınav verilmedi. Taraftarın agresifliği, bazılarının sahaya girmesi, küfürlerin şiddeti, soyunma odası koridorlarında yaşananlar, Şenol Güneş'in kendine uzatılan eli sıkmaması, maç bitiminde yöneticilerin yaptığı açıklamalar, gazetelerdeki "Efendi" ilanından yansıyanlar değildi.
Bu yenilgiye bütünüyle hazırlıksızdı oradakiler. Fenerbahçe'nin durumu, son Konyaspor maçındaki gövdeli galibiyet, maçın beklentisini yükseltmişti. Hiç ummadıkları, beklemedikleri bir sonuçla karşılaştılar.
Ve Fikret Orman ile Şenol Güneş'in en çok çekindikleri başlarına geldi.

Akıl, öfkeye galip geldi
Kadıköy'deki lig maçından sonra açıklamalarındaki ortak hüküm "Yenilmezliğimiz sürüyor" oldu. Bu maçta da bu "yenilmezlik" unvanını daha çok önemsiyorlardı.
Bu yüzden hem oyuncuları, hem taraftarı, hem de kendileri gerildi.
Fikret Orman dünkü açıklamalarına kadar bu ruh halinin Beşiktaş'ı şampiyonluktan da edebileceğini düşünüyordum.
Çünkü mantıktan, akıldan uzaklaşmışlardı.
Ancak Orman'ın, "Hocamızla da konuştuk ve yaşananların bize yakışmadığına karar verdik. Hatalarımız varsa özür dileriz" cümlesiyle aklın, öfkeye galip geldiğini gördük.

Terbiye sınırlarını aştı
Fikret Orman bu sözleriyle büyük bir yöneticilik ve başkanlık örneği verdi.
Karşı tarafı suçlamaktan öte kendi özeleştirisi ile daha da gelişebileceklerini gösterdi. Camiasını sakinleştirdi ve Fenerbahçe tarafına da el uzattı.
Derbinin galibi olarak Fenerbahçe yönetimi de eleştirilerinin yanına, özeleştiriyi ekleyerek bu ortamda yer almalı.
Çünkü oyuncu didişmelerini bir kenara bırakırsak, Van Persie'nin dilini çıkarması, kırmızı kart gören rakip oyuncuya tavır alması, terbiye sınırlarında değil.
Tahrikten bahsetmek bu işin kolaylığı.
Birçok kulüp Kadıköy'de benzer suçlamaları Fenerbahçe için yaptı. Böyle bir yere gidemiyoruz. Futbolcunun işi sahadadır.
Nasıl ki Galatasaray basketbolcusu Göksenin için açıklamalar yaptılar, Van Persie'yi de haklı çıkaramazlar.

En günahsızı hakem
Ve Ali Palabıyık. Maçın en günahsızıydı. Bu kadar art niyetli dinamik içinde, yanlış kararlar da verse, maçın doğruya en yakın ismiydi. "Maçın başında kartları göstermeliydi" görüşü var. Ama bu baskı altında oyuncuların sinirlerini kontrol edemeyeceklerini düşünüp, empati de yapmış olabilir. Tosic'e kafa atmasını, Şenol Güneş'ten Talisca'yı çıkarmasını, Cenk'e topa müdahale edeceğine yerde yatıp, itirazlarına devam etmesini o söylemedi. Van Persie'yi atabilirdi ama çekme pozisyonunu net olarak görebildi. Kısacası Beşiktaş oyuncusu ve teknik heyeti ile 10 kişi kaldıkları maçı taşımayı beceremedi. 9 kişi ile Pancu'yu kaleci yaparak aldıkları galibiyetle haklı olarak övünenler, 40 bin seyircisi önünde, son yılların en kötü Fenerbahçe'sine yenilmelerini, bu karara bağlamamalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor