21 Şubat 2015 | Cumartesi

Transfer doğrusu!

Beni sezona girerken Fenerbahçe tek transfer yaptı; Diego...
Beşiktaş peşindeydi Atleticolu oyuncunun. Bonservisi yoktu. Bu yüzden alınması daha kolaydı.
Fenerbahçe de talip oldu, Beşiktaş'ın önerdiği ücretin üstüne çıktı ve Brezilyalıyı kadrosuna kattı. Ezeli rakibe atılan çalımın dışında, bütçeyi zorlamadan taraftarı heyecanlandıracak bir hamle yaptılar.
Ama "Biz de oynar mı?" diye sorgulamadılar.
Sosa yarı maliyetini alındı
O günlerde Aykut Kocaman bir gazetede yazıyordu. Diego transferi için ilginç bir tespit yaptı; "Zaten 45 gol atmış bir ön tarafın varsa, ihtiyacın olan Diego tipi bir oyuncu değildir" diye yazdı. Gol sorunu olmayan bir takıma, gol problemi çözecek yüksek maliyetli ve kariyerli bir transferin nedenini sorguladı.
Kendisini Fenerbahçe'den ayıran da böyle bir tartışmaydı zaten. Holmen'i aldığında önde oynamanın peşindeydi Kocaman, ama başkan Aziz Yıldırım, "Ben size ne söylüyorum, siz gidip kimi alıyorsunuz" çıkışı yaptı.
Yani takıma değil, tribünlere isim sunmanın hesabındaydı. Daum'un yaklaşımı da bu yönde. "Türkiye'de yöneticiler transferi forvet almak zannediyorlar" demişti.
Bu arada Beşiktaş, Diego'dan eli boş dönünce, Sosa fırsatını yakaladı.
Arjantili'yi Ukrayna üstünden, alma hakkıyla kiraladı. Performansı görünce de satın aldı. Diego'nun yarı maliyetine hem de.
Onun yeteneğine ihtiyaç yok
Gaziantep'de bir kere daha gördük ki, Diego'nun Fenerbahçe'de oynayabileceği tek pozisyon, Emre Belözoğlu'na ait. İkisini bir arada oynattığınızda, orta saha direnciniz alarm vermeye başlıyor ki, bunu sezon başı maçlarında tespit etmiştik.
Beşiktaş Diego veya Sosa'ya yönelirken, ne kadar doğru transfer tespiti yapmışsa, Fenerbahçe de Diego konusunda o kadar yanıldı.
Bu oyuncunun verimsizliğinden değil, mevcut kadro içinde yeteneğine çok gerek duyulmadığından.
Benzer olayı, İbrahimovic'i, Eto'o ile takas eden Guardiola da yaptı. Müthiş bir yıldızı, takım uyumsuzluğundan, başka bir yetenekle değiştirdi. Tribüne değil, performansa tercih yaptı.
Sonuç; transferi tribün gözüyle değil, teknik adam planıyla yapmak gerekiyor. Bilen ile bildiğini sanan
arasındaki fark, burada ortaya çıkıyor.

İpler Fenerbahçe'de
Seri galibiyetler Fenerbahçe'nin takım güvenini zirveye taşıdı.
Geçen sezonun inancı katlandığı gibi, bu sahadaki kararlara da yansıdı. Daha bilerek şut çekiyor, pas veriyor, öne koşuyor ve top istiyorlar.
Zirvedeki puan puana yakınlık, ipleri Fenerbahçe'nin eline verdi.
İki rakibiyle de kendi sahasında oynayacak ve bütün bunlar bir ay içinde olacak. Şampiyonluğu erken ilan edebilir, Galatasaray ile Beşiktaş'ı Şampiyonlar Ligi ön elemesi için, tıpkı geçen sezon olduğu gibi başka bir mücadelenin içine itebilirler.
Galatasaray'ın son lig performansı, Sivas maçıyla başlayarak aslında "beklenen" puan kayıplarının habercisi gibi. Beşiktaş ise kırılgan bir yapıda ve kısıtlı kadrosuyla kış mücadelesinde yıpranıyor.
Aziz Yıldırım'ın dediği gibi; sekizinci hafta bittiğinde herkes önünün daha rahat görecek.
Fenerbahçe ipleri eline aldı ve karar verecek. Final haftaları başladı aslında.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor