Yönetmek!

Büyük kulübü yönetmenin derdi de büyük olur. Ancak yöneticiler, adı üstünde yönetmek için seçiliyor. Takım bir yandan şampiyonluğa koşuyor, (teknik heyetin tüm karşı hamlelerine rağmen) bir yandan da teknik direktör ile sözleşme uzatmıyor. Bilic'le ilgili Ada basını sürekli haberler yapıyor, yaptırılıyor. Resmi bir teklif almadan bu kadar teklif alan tek isim her halde Bilic olmuştur. Adam sanki futbolu icat eden isimmiş, taktik bir dehası varmış gibi sürekli bir yerlerden teklif alıyor gibi gösteriliyor. Yahu insanın içinden "oğlum bak git" demek geliyor. Kaldı ki Beşiktaş yönetimi de bu haberlerden bir hayli sıkıntı duyuyor ama takım dolu dizgin (!) şampiyonluğa koştuğu için ses çıkartmıyor. Sezon sonunda siz de buradasınız, ben de. Ümraniye'den ilk ayrılan Hırvat hoca olacak.

Ah be Slaven Bilic
Yeni sezon planlamasından bahsetmişken, yeni sezondaki 14 yabancı oyuncu kuralına kimlerin takılacağını merak ediyorum. Dile kolay tam 14 yabancı. Beşiktaş'ın 14 yabancı hakkının tamamını kullanmayacağını başkan Fikret Orman açıklamıştı. Kaçı kullanılır, kaçı kullanılmaz bilinmez; ama iki basamaklı olursa Sivok kesinlikle bu listeye girer. Ancak kimsenin adamın yüzüne baktığı yok. Son haftalarda, hatta takımın en başarılı stoperi bu adamken, dönüp bir iki kelam edilmeli. Son olarak UEFA Avrupa Ligi'ndeki eşleşmeleri görünce içim sızladı hepimiz gibi. Club Brugge gibi, Süper Lig'de 8-10 takıma benzer bir yapısı olan takımı Dnipro eledi. Gel de yanma, gel de Bilic'e kızma. Liverpool taraftarlarının, Beşiktaş'a elenmesi sonrası yaşadıklarını şimdi Beşiktaş taraftarı yaşıyor. Bilic, o inanılmaz taktik dehasını devreye sokup Brugge engelini aşsaydı; Beşiktaş finale ve kupaya uzanabilirdi. Benzer bir kazayı kalan haftalarda yaşaması halinde Bilic'in son haftayı beklemesine gerek yok. Makas açılırsa o makas dönüp Bilic'i ve uzantılarını kesebilir.