07 Mart 2017 | Salı

Elit G.Saray

Dışarıdan 10 kişiyi toplasak, 'Galatasaray'a antrenör olacaksın, nasıl bir kadro ile sahaya çıkarsın?' desek, Antalya maçındaki 11'den başkasını söylemezler.
Budur Galatasaray'ın 11'i. Eldeki en iyi mevcut isimler ile ancak bu kadarını yapabilirsiniz.
Tudor da böyle davrandı.
Amerika'yı yeniden keşfetmenin hiç bir anlamı yok. Şapkadan 'tavşan' çıkartmanın da manası yok.
"Madem Sneijder'de sorun var, ipler kopmak üzere" diyen Josue, bunu fırsata çevirebilmek için her şeyi yaptı ilk yarıda.
İkinci yarıda ise tribündeki taraftarlar daha çok yoruldu ondan. Bruma inanılmaz yetenekli, istekli, arzulu ama çok büyük sorunu var. Bruma'nın saha içinde futbol yeteneği ne kadar fazla ise futbol zekası ve mantığı da o kadar kötü. Topu alıyor, güzel hareketler yapıyor, uçak gibi gidiyor ama esas yapması gerekenleri yapamıyor. Görmüyor kimseyi, araları, rakibin açıklarını.
Eren Derdiyok bu takımın olmaz ise olmazı. Hiç gol atamasa da hep oynamalı.
Rakip defansı hep zorlaması bile Galatasaray'a yetecek. Yetecek diyorum çünkü Bruma anlamıyor bunu.
Başta Bruma'ya ve diğer kanadın isimleri Yasin veya Rodrigues'e bu sürekli anlatılmalı hatta bu yönde çalışmalar yapılmalı. Bruma, Eren ve Muslera, Tudor tarafından tahtaya yazılan ilk ve vazgeçilmez 3 isim olmalı. Diğerleri ise hep belirsiz. Örnek, Yasin, Selçuk, Carole ve bir var, bir yok!

Tudor kendini feda etti
Tudor'un oyundan atılması ile aklıma Fatih Terim'den bugüne Galatasaray'da görev yapan teknik direktörler geldi. Mancini, Prandelli, Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Denizli ve Riekerink. Hangisi saha kenarında kendini feda etti? Hangisi tribüne yollandı? Diyeceksiniz ki "marifet mi tribüne yollanmak?". Evet marifet.
Galatasaray tribünleri ruhunu kaybetmiş bir hoca istemiyor, kendini parçalayan, sağa-sola savrulan, kulübe yumruklayan, hakemin üzerine koşan, çizginin içindeki elektiriği üzerine çeken Tudor gibi antrenör istiyor. Tıpkı Fatih Terim'in Mersin İdman Yurdu maçında tüm ekibi ile beraber atıldığı gibi.
Ruhunu sahada bırakıp tribüne giden hocalar istiyor Galatasaray taraftarları.
Terim'in Mersin maçındaki atılmasından sonrakli şansı ise Drogba'ydı.
Tudor'un şansızlığı ise "Drogba"sızlık.
Yine dikkat çeken bir görüntü ise Tudor'un yardımcısı Sandro Tomic'in kenarda hareketliliği ve tarzı, 'Riekerink'ten bile daha iyi' dedirtti.

Bu sezon kaderleri aynı
Galatasaray ve Fenerbahçe bu sezon aynı kaderi paylaşıyorlar. Her şeyleri aynı. Bir şeyler iyi giderken bir çuval inciri berbat etmeye bayılıyorlar.
Yönetimde sıkıntı, sahada sıkıntı, tribünde sıkıntı. Hep bir kaos. Futbolcuların yüzü gülmüyor. Oynadıkları futbol da aynı; Bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama bal yapmayan arı gibiler.
Basın toplantılarında gerek G.Saray'ın gerek Fenerbahçe'nin teknik adam ve futbolcularına sorulan sorular hep aynı.
Düşünün dünyaca ünlü Hollandalıları bile aynı kaderi paylaşıyor; Van Persie de Sneijder de aynı psikolojideler.
Sakatlar, moralsizler, küskünler, gitmek istiyorlar. O kadar benzedi ki F.Bahçe ile G.Saray, bu hafta galibiyet golleri bile ikisinin de son saniyede geldi. Ne demişti rahmetli Kayahan şarkısında;
"Adresim aynı kaderim aynı..." Eski başkan Duygun Yarsuvat "Elit bir kulübüz" demişti geçenlerde. Elit olmak "Liseli olmakla, gelenekle olmaz".
Elit olmak, sahadaki büyüklüğünü unutmamak ile, en iyi oyuncun atıldıktan sonra bile galibiyet için saldırıp, 3 puanı almak ile, büyük takım gibi düşünmek ile olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor