12 Mart 2022 | Cumartesi

Iceberg

Coğrafyayı severim ama konumuz elbette coğrafya ve buzdağları değil. Malum, buzdağının görünen kısmından sekiz, on kat büyüğü denizin altında kalan bölümüdür.
Bizim MHK depreminin özünde de işte bu Iceberg'in görünen ve görünmeyen kısmı gibi büyük bir fark olduğu aşikâr. Çok konuşuldu ve yazıldı. O nedenle konunun etik kısmını uzatmayacağım.
Bana göre de alınan kararın zamanlaması ve yeterli açıklama yapılmadan hayata geçirilmesi şeklen yanlış oldu. İnsanlar terörist damgası yiyecek kadar töhmet altında kaldı. Bununla birlikte yöntem ve zamanlama hatası, hakem camiasında uzun süredir yaşanan kliklerin zirve yaptığı ve futbolumuzu içten içe kemirdiği gerçeğini değiştirmiyor. Hakem camiasının üç, dört ayrı fraksiyona bölündüğü, bu odakların futbolu dizayn etmeye varan güç zehirlenmeleri yaşadığı uzun süredir konuşuluyordu. Bu arada özellikle alt ligler için bahisle ilgili dedikodular da çıkmaya başlamıştı. Üzerine bir de TFF başkanı olma umudunun kamplaşmaları eklenince tam anlamıyla kaotik bir görüntü oluştu. Bu yüzden neden müdahale edildi diyemem.
Ama Pazartesi'den, Salı'ya ne değişti? Neden bu iş yangından mal kaçırır gibi yapıldı diye sormak zorundayım.
Yakında kokusu çıkar.

YAYIN İHALESİNDE NE OLUYOR?

Mevcut yayıncı kuruluş, süresi içinde ihalenin kazandığı kısmına imza atmayınca hak ikinci sıradaki kurumlara geçti. Böyle olunca yıllardır yayınları Digitürk'ten izlemeye alışmış, evinde dekoder bulunan futbolseverler tedirgin oldu. Öncelikle ihale süreci biten bölüm sadece "Dört hafta içi müsabakasını, iki büyük takımı ve Birinci Lig'i" kapsıyor. Yani daha Süper Lig yayınının büyük bölümü kime gidecek belli değil.
Böyle olduğu için de mevcut yayıncının, "Biz 2,1 Milyar TL veriyorduk, maçlar 700 milyona satıldı" açıklaması tam olarak durumu yansıtmıyor.
Digitürk'ün 2,1 milyar verdiği tüm paketlere, bir başka yayıncı da 120 milyon USD ve kar payı önermişti.
Teklifler beklentileri karşılamadı ve toplu satış ihtimali gerçekleşmedi.
Şu anda satılan 700 milyonluk bölümün dışında minimum 1,5 Milyar TL kadar bir satış daha gerçekleşecektir.
Muhtemelen farklı yöntemlerle toplam rakamı 2,5 Milyar seviyesinin üzerine çıkarmaya çalışacaklar.
Duyduğuma göre şimdiki yayıncı ihalede 3 milyar TL önerse, kulüplerin muhalefetine rağmen TFF yola aynı şirketle devam etmenin yolunu arayacaktı. Ama 2 Milyar 105 Milyonluk teklif hayal kırıklığına neden oldu. Beş milyonluk artış da bazı kulüpleri fazlasıyla kızdırmış.
Geldiğimiz noktada kulüplerin 3,5 Milyar TL'lik gelir hedefi 2,750 Milyar seviyesine geriledi.
Bakalım bu rakam nasıl tutacak? Çok yakında bazı farklı projeler duyacaksınız!

EUROLEAGUE SAÇMALIĞI

Bugüne kadar Eurolig'in birçok saçma uygulamasına tanık olduk. Ama sanırım en saçma olanı Rus takımlarıyla oynanan maçların yok hükmünde sayılmasına yönelik karar oldu. Bu kararın çıkmasına neden olan oylama ise basketbolumuz açımızdan tartışmalı bir görüntü yarattı. F.Bahçe Beko ile birlikte altı kulüp sezon sonunda galibiyet yüzdesine göre sıralama oluşması için oy verirken, Aralarında Anadolu Efes'in de bulunduğu 7 kulüp Rus takımlarının maçlarının sayılmaması için oy kullandı. Efes'in olumsuz oyu Rus takımlarına karşı 3'te 3 yapan Fenerbahçe'yi muhtemelen play off'un dışına itecek.
Oysa olumlu oy Efes için büyük bir fark yaratmayacak, Fenerbahçe sıralamada Efes'in üstüne çıkamayacaktı. Belki Efes'in Play Off eşleşmesi değişebilirdi ama Anadolu grubu gibi temel amacı Reklam ve Sosyal- Sportif sorumluluk olan bir grubun ulusal çıkarları önde tutması çok daha büyük karşılık bulurdu. Kaldı ki ülkenin tümüne satış yapan ticari bir kurumun en azından bir bölüm müşterisini kaybetme riskini göze alması da sportif rekabet ve başarı hırsının ticari kaygıları bile kenara ittiğini görmemiz açısından ilginç oldu. Boşuna demiyoruz, işin içine sportif rekabet girince en aklı başında insanların bile gözü dönüyor diye!

KARDELENÇİÇEĞİ GİBİ

Malum bu günlerde dört bir yanımız kar örtüsüne büründü. Kar yağdığı zaman altlardan kendini göstermeye başlayan ilk çiçekler kardelenlerdir. Bu nedenle Kardelen baharda açan ilk çiçek olarak kabul edilir. Galatasaray'ın, Barcelona'dan 0-0'lık beraberlikle dönmesi kaotik, başarısız, umutsuz futbolumuzun kara kışında ortaya çıkıveren kardelen çiçeği gibi bir bahar umudu yeşertti içimizde. Galatasaray, Avrupa Ligi grubunun neredeyse tamamında uyguladığı topu rakibe bırakıp, geride kalabalık bir blok oluşturan ve karşı tehdit yaratan geçiş oyunu stratejisiyle Barcelona'ya direnmeyi başardı. "Ben seneye bu Barcelona kadrosuna girerim" mesajı veren Pena'nın performansı da sarı-Kırmızılılar için harika bir katkı oldu. İstanbul'da işimiz en az Barcelona'daki kadar zor olacaktır. Ama 50 bin taraftarın itici gücünü düşündükçe insanın içini bahar misali bir umut kıpırtısı kaplıyor. Bir de Pena kadar ayağı düzgün orta saha oyuncuları olabilse keşke!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor