Takım olmak
Lig yarışında bir anda 3. sıraya düşen Fenerbahçe'nin yeniden ayağa kalkmak için bu önemli karşılaşmayı mutlaka kazanması gerekiyordu.
Alınacak galibiyet hem moral olacak hem de kara bulutların biraz olsun dağılmasını sağlayacaktı.
Caner Erkin ve Hasan Ali yedek kulübesinde otururken sahaya "çakma sol bek" Kadlec'le çıkan İsmail Kartal'ın ne düşündüğünü açıkçası anlayamadım! Fenerbahçe zaten bireysel olarak kaliteli oyunculardan kurulu bir takım… Bu kaliteli oyuncular, sahaya biraz yeteneklerini yansıttıklarında, "Yani herkes biraz kendisi gibi oynadığında" ortaya yenilmesi zor bir takım çıkıyor.
Aslında maça hızlı başlayan Bursa ekibiydi.
Ancak ayağa oynayan ve iyi pas yapan Fenerbahçe karşısında çabuk yoruldular.
Böyle oyna, canımı ye
Egemen belki de hayatının futbolunu oynadı. Kendisinden iki kat fizik üstünlüğü bulunan Fernandao'yu adeta sahadan sildi. Uzun bir aradan sonra organize ve "takım gibi" oynayan sarı-lacivertliler, hem rakibe fazla pozisyon vermedi hem de rövanş için önemli bir skor elde etti.
Emenike'yi Fenerbahçe'ye transfer olduğundan bu yana ilk kez bu kadar istekli gördüm. Koştu, mücadele etti, güzel bir de gol attı. Güçlü fiziğini çok iyi kullandı, ileride top tutarak takım arkadaşlarını dinlendirdi. Böyle oynasın canımı yesin!
Peki ya Diego?
O bildiğiniz gibiydi! Yanından rakip geçse rüzgarından yere düşüyor! Hep süre alamadığından şikayet ediyordu ya... Şimdi ona soruyorum, "Yeterince süre aldın mı Diego efendi!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.