Tebrikler Advocaat

Zorya ile Ukrayna'da oynadığı maçta tam 117 km. mesafe kat etmişti F.Bahçe. Bu kendi standartlarının üzerindeydi ama Rakip tam 124 km'ye çıkınca işini çok zorlaştırmıştı sarı-lacivertlilerin.
Bu sefer de tersi olmadan Galatasaray galibiyeti sonrası rehavet ve motivasyon düşüklüğü ile başladılar maça, oyunu kendi alanlarında kabullenerek.
Hataya yatkın bir oyundu ilk 15 dakika gördüğümüz. Bu rehavetle 15 dakikada ne ortası, ne şutu, ne de korneri vardı takımın. 16. dakikada kazanılan kornerde Josef'in kafası ve bir sonra Emenike'nin şutu güçten yoksundu. Konsantre olamamanın sıkıntısı sadece hücumda değil, savunma çıkışı yapılan top kayıplarında da gözüküyordu.

Stoch beni yanıltmadı
İlk organize hücum ve ortanın geldiği 25. dakikaydı ama orta, Topal'a, hem de sol ayağına gelince sadece heyecan yarattı.
F.Bahçe'nin silik oyunu Zorya'yı da cesaretlendiriyor ve ofsayt diye sayılmayan gol dışında pozisyonları da onlar buluyordu.
Emenike, Volkan etkisiz, Josef ve Topal besleyemeyen, Sow ve Alper istediğini yapamayandı.
İlk yarı bittiğinde 2 takımın adına da kaleyi bulan şut hanesinde "sıfır" yazması, kötü ilk yarının bir özetiydi aslında.
Bir fişekleme gerekiyordu. Stoch- Emenike değişikliği, seyircinin dirilmesi, Şener-Volkan verkaçı 2. yarı başı canlılığıydı.
Devre arası twitter'da "Stoch girer, Zorya onu pek tanımaz, sağa çeker, vurur , gol atar" yazmıştım. Stoch yanıltmadı beni...

Tebrikler hocaya
Sonra da son 3 haftanın en iyi savunmacısı Kjaer duran toptan ikiledi.
Sonrası keyif oyunuydu F.Bahçe için.
Bu kadar zorlu bir süreçten çıkılabilecek en üst düzey sonuçlarla çıkılmasının altındaki en önemli unsur, çalıştığı tüm F.Bahçeli sağlık ve teknik personeline gerekli değeri veren ve onları da dinleyerek iş yapan Dick Advocaat'tı.
Tebrikler hocaya.