Bir puan bazen iyidir

Osmanlı baskılı başladı maça.
Bu haftaya kadar, ne direk serbest vuruş, ne de kornerden golü olmayan Ankara ekibinin ilk tehlikesini kornerden gelen topu direğe vurmasıyla yakalaması entereseandı. Hızlı takımdılar ve hızlarını, penaltıyı alarak yaptırdılar da.
Volkan'ın çanak tuttuğu bir penaltıydı bu.
Gol sonrası klasik olan oldu, F.Bahçe geride olan takım olarak öne gitmeye başladı.
Ama hızlı Volkan hücumlarında gol becerili vuruşlar Ozan ve Sow'dan gelmedi. Alışılanın dışında hızlı oynuyordu F.Bahçe. Bu oyunun riski , hele de önde top kaybederseniz, Osmanlı gibi hızlı çıkan takımlardan kontrayı yemekti ve Aminu ile bunu buldular da ama penaltıda hatalı olan Volkan çok kritik bir kurtarış yaptı.
İsmail başlarda güçsüzdü, Şener çok çıkmıyordu. Kanatları kullanmak hücum adamlarına kalınca da ceza alanında çoğalamıyordu takım. Buna birde 7 de 0 isabetle atılan şutlardaki karavanacılık eklenince işi duran toplara kalıyordu. Bu maça kadar 90 dakika başına ortalama ancak 4 korner kullanan F.Bahçe 45 dakikada tam 8 korner buldu ama onları da değerlendiremedi.

PERSİE GOL DIŞINDA YOK
İlk yarının özeti; mücadele eden, isteği yüksek ama skoru bulma konusunda sıkıntılı bir Fenerbahçe ile, ilk golü atıp, pusuya yatma planı tutan bir Osmanlıspor idi ikinci yarıda, Van Persie oyunda idi.
Perşembe oynadıkları maçların etkileri merak ediliyordu. Ancak , 75. dakikaya kadar tempo düşmedi. Volkan'ın ortasında golü atan Van Persie bunun dışında görülmedi.
İsmail toparlandı, Şener yerinde saydı. Sonradan oyuna giren Alper ve Stoch'un katkısı olmadı. İki stoper Diabate ile iyi boğuştu. Musa, Regattin, Osmanlı'nın iyileri idi. Geri düştüğü maçta, Osmanlı gibi kontratak takımına, ikinci yarıda, bir kenar ortası ve Musa'nın direkten dönen topu dışında pozisyon vermemesi Fenerbahçe'nin artısı idi.
Böyle zor bir deplasmanı, hafta içi en çok mesafeyi,en fazla şiddetli koşu ile oynadığı bir maç sonrası alınan bir puan iyidir diye kapatıyordu Fenerbahçe takımı.