AHİRET KAVRAMI
- Ahiret, insanın öldükten sonra dirilip Yüce Allah'a (CC) hesap vereceği ve ebediyen kalacağı öteki dünyadır.
- İkinci hayat olarak da tanımlanan ahiret, "son" manasındaki ahir kelimesinin müennesidir ve sözcük anlamıyla son ikamet mahalli, ikinci yaratılış anlamına gelir.
AHİRETE İMAN
- İslam'da ahiret inancı; Allah'a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete, kader ve kazaya iman şeklinde zikredilen imanın altı esasından biridir. Bu nedenle Müslüman bir kimsenin ahirete iman ederek yaşamını idrak etmesi gerekir.
AHİRET HAYATI
- Tüm alemi yoktan var eden Cenab-ı Hak (CC) dışındaki her şey geçicidir. Dünya hayatı, üzerinde var olan tüm canlılar ile birlikte son bulacaktır. Ezeli ve ebedi olan yalnız Allah'tır (CC).
- Dünya hayatının son bulması, tüm insanlığın ölümünün gerçekleşeceği kıyamet gününün ardından, öteki dünya olan ahiret yaşamı başlayacaktır. - O güne kadar her mümin, ahireti için gayret edecek, Allah'ın dilediklerini yapıp yasakladıklarından sakınarak cennete kavuşmak için çabalayacaktır.
- Enes'ten (RA) rivayet edildiğine göre Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: "Allah'ım, (gerçek) hayat, ancak âhiret hayatıdır." (Buhârî, Rikâk, 1; Müslim, Cihâd, 126)
AHİRETİN BAŞLANGICI
- Ahiret hayatı, kıyamet gününün yaşanması ile başlayacaktır. Ancak kıyametin ne zaman kopacağını Allah'tan başka kimse bilemez.
- Kıyamet, Allah'ın (CC) emriyle dört büyük melekten biri olan İsrafil'in (AS) sura ilk üflemesiyle kopacaktır. İsrafil (AS) sura ikinci defa üflemesiyle insanlar diriltilip hesaba çekilecek, sonra dünyadaki iman ve amellerine göre ceza ve mükafat görecek, cennetlikler cennete, cehennemlikler cehenneme gireceklerdir. İşte bu yeniden diriliş ile başlayan ve sonsuza kadar sürecek olan döneme "ahiret" denir.
KUR'AN-I KERİM'DE KIYAMET GÜNÜ
- Kur'an-ı Kerim'de ahiret kavramına dair 110 ayet yer alır. Zümer Suresi'nin 68. ayetinde Allah (CC), ahiret gününün başlangıcı hakkında şöyle buyurmuştur; "(O gün) sura üflenecek, ardından -Allah'ın diledikleri dışında- göklerde ve yerde bulunanların hepsi düşüp ölecek; sonra sura yeniden üflenecek ve onlar birden ayağa kalkmış, etrafa bakıyor olacaklar." (Zümer Suresi, 68. ayet)
Tefsiri: "Bayılmak" anlamına da gelen ayetteki sa'ika fiili genellikle tefsirlerde "korkudan düşüp ölecek" şeklinde yorumlanır. Surun etkisinden muaf olacakların, büyük melekeler Cebrail, Mikail ve Azrail olduğu belirtilir. Bazı rivayetlere göre büyük meleklerin yanı sıra Rıdvan isimli melek ile arşı taşıyan, cennet ve cehennemde bekçilik görevi yapan meleklerin de surdan etkilenmeyecekleri düşünülür.
- Ahiret gününe iman etmek, kıyamet gününe, öldükten sonra dirilmeye, sorgu ve suale, cennet ve cehenneme inanmak demektir. Bütün bu hususlar, gerçekleşeceği günü bekleyen hak meselelerdir.
- Her şeyi yoktan var eden Allah (CC), öldükten sonra yeniden diriltmeye kadirdir. Allah (CC), "ol" der ve hemen oluverir.
- Ebu Hüreyre'den (RA) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: "Şairlerin söylediği en doğru söz, Lebîd'in şu sözüdür: İyi bilin ki, Allah'tan başka her şey yok olmaya mahkumdur." (Buhârî, Edeb, 90; Müslim, Şiir, 3)
- Dünya, inanan kişi için ahiretini kazanma noktasında bir fırsattır. Ahirete inanan kimse, dünyanın aldatıcı hilelerinden sakınır.
- Ahirete iman, bir gün öleceğine inanarak yaşamaktır. Asıl hayat, ölüm ile gerçekleşecek olandır. Kur'an'da, Allah (CC) şöyle buyurmuştur: "Herkes ölümü tadacaktır; yaptıklarınızın karşılığı size eksiksiz olarak ancak kıyamet gününde verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılır da cennete konursa artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten aldatıcı şeylerden ibarettir." (Al-i İmran Suresi, 185. ayet)
Tefsiri: Bu ayette daha kapsamlı bir ifade ile her canlının ölümü tadacağı, bugün ölmezse yarın öleceği bildirilir. Bazı alimler nefsin "ruh ve zat" anlamına geldiği gerekçesinden ve "herkes ölümü tadacaktır" mealindeki bu ayetten hareketle ruhun ölmeyeceği kanaatine varmışlardır. Buna göre ayetten anlaşılan şudur: Ruh ve beden ayrı ayrı varlıklar olduğu için bedenin ölmesiyle ruh ölmeyecektir; diri ve baki olan ruh (nefis), bedenin ölümünü tadacaktır. Bu görüşte olanlar, ahiret kavramını da ruhun ölmezliği prensibine dayandırarak, ahiret hayatını ruhsal bir hayat şeklinde düşünmüşlerdir. Başka birçok müfessir ise bu yorumun bir zorlama olduğunu ileri sürerek "her nefis ölümü tadacaktır" mealindeki cümlenin "her nefis ölecektir" anlamına geldiğini söylemiştir.
- Öldükten sonra dirilmeye, dünyada yaptıklarının hesabını vereceği güne inanan kimse, Allah'ın emir ve yasaklarına göre yaşamını sürdürme gayretinde olur.
- İnsanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimizi (SAV) örnek alarak O'nun sünnetine uygun davranışlar sergiler. Peygamber'in (SAV) güzel ahlakını kendine düstur edinir.
- Ailesine, çevresine karşı sorumluluk bilincinde olarak hayırlı bir insan olma çabasındadır. Akrabalık bağını kuvvetli tutma gayretinde olarak sıla-i rahim yapar. Hile, haksızlık, yalan gibi kötü davranışlardan sakınır.
- Ahiret gününe iman eden kimse elinden geldiği ölçüde ihtiyacı olanlara yardımda bulunur, yaptığı her davranıştan sorguya çekileceğini bilerek hareket eder, iyilik yapma gayretindedir, hayır konuşur ve kötü sözden sakınır.
- Ebu Hüreyre'den (RA) rivayet edildiğine göre Resulullah (SAV) ahirete iman eden kişinin nasıl davranması gerektiğine dair şöyle buyurdu: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!" (Müslim, Îmân 74, 75)
AHİRETİ İNKARIN HÜKMÜ
- Dünya hayatından sonra kıyametin kopacağına ve ahirete inanmayan kimse, imanın esaslarını yerine getirmemiş olur.
- Ahirete inanmayan kişi, Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini de inkar etmiş olur. Bu nedenle ebedi hayata inanmayan kimse, doğru yoldan sapmış olur. Ahireti inkar edenler ile ilgili Allah (CC) şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve âhiret gününü inkâr eden kimse iyice sapıtmıştır." (Nisa Suresi, 136. ayet)
Tefsiri: Ayete göre Kur'an-ı Kerim geldikten sonra yeryüzünde yaşayan ve iman etmek isteyen kimseler Allah'a, meleklere, Kur'an-ı Kerim'e ve ondan önce gönderilen kitaplara, son peygamber Muhammed Mustafa'ya (SAV) ve ondan önce gönderilen peygamberlere ve ahiret gününe iman etmek durumundadırlar. Bunlardan birine bile inanmayan kimselerin imanı muteber değildir. Birini bile inkar eden kimseler "doğru, hak, geçerli, kurtarıcı" imana kavuşamamış, hak dinden sapmış sayılırlar.
Kaynak: Fikriyat.com (Daha fazlası için tıklayın)