ERMAN TOROĞLU: LA FONTEİGNE'DEN MASALLAR
Adamlar sizin yönetmeliklerinizle dalga geçiyorlar. İstediğin kadar talimatnameyi değiştir, yönetmeliği değiştir. Disiplin Kurulu'nda hangi takımın adamı fazlaysa o takımdan gelenlere zaten alt sınırdan ceza veriyorlar. Bu cezayı alanlar da "Nasıl olsa bir şey olmaz" diye şiddetlerini artırıyorlar. Bunları yapanları kulüp yönetiminden atacaksınız. O zaman Türk futbolu rahatlar. Peki bunun için ne lazım? Kulüpler Yasası'nı çıkarmak lazım. Daha hâlâ neyi eveleyip geveliyorsunuz? 60 gün, 6 ay, bir yıl ceza alana yönetme yasağı getirebiliyor musunuz? İşte o zaman düzelir. Yoksa bunlar La Fontaine'den masallar.
Yönetici dediğimiz adam veya adamlar sizle ve devletle dalga geçiyorlar.
Hakem odası basıyorlardı, şimdi stat basmaya başladılar. Hem de kulüp maçlarında da değil, milli maçlar basılmaya başlandı.
Siz daha neden bahsediyorsunuz.
Bunlarla uğraşmaya cesaretiniz yok veya devlet bu işe yandan bakıyor.
Salı günlerini de merak ediyorum. Bu toplantıları yapmadan önce hakemlere hangi tarz talimatları niye verdiler? Bakalım bu yapacakları ne kadar sürecek?
AHMET ÇAKAR: SINIRLAR BELİRLENSİN
Bundan sonra koridorlarda veya hakem odasında hakeme sözlü veya fiziki saldırıda bulunan idarecinin bir yıl men alması doğru karar. Bunu uygulamak da doğru ama TFF'nin almış olduğu kararın sıkıntılı yönleri var. Mesela maç oynanırken seyirci küfür etmeye başladı, küfürler arttı. Hakem oyunu durdurdu ve seyircilere "Devam ederseniz maçı tatil edebilirim" mesajı verdi. Maç tekrar başladı, küfürler devam etti ne olacak?
Hakemin biri aynı durumda maçı tatil ederse diğeri benzeri bir durumda maçı devam ettirirse çok ciddi bir çifte standart ortaya çıkar.
Bunun sınırlarının çok iyi çizilmesi lazım. TFF'nin kararını prensip olarak desteklemekle birlikte özellikle küfürlü tezahürat konusunda sınırları çok iyi belirlemek zorundalar.
ALİ AYDIN:MASA BAŞINDA KAZANMA DEVRİ
Alınan karar futbolda var olan kaosu daha fazla alevlendirmek anlamına geliyor. TFF tarafından atanan temsilciler vardır. Bu temsilcilerin ana görevi olayları bildirmektir. Burada güvensizlik var. Görev yapmamak var ki; böyle bir karar alınmış.
Hakem maçın başında 'bana küfür edildi' deyip, maç oynatmayacak. Tribüne bir sürü kişi gelmiş, beklentiler var.
Siz o maçı keyfiyet ya da doğru bir uygulamayla iptal ediyorsunuz. Bu, maçların sahada değil, masa başında kazanılıp kaybedilmesine, siyah çelenk konmasına, tribünlerde -işte Volkan olayı gibi- aykırı olmaya, 'bu sahada neden bunu uygulamadına', hatta ve hatta şuraya gelecek. Son dört haftaya girdiniz. Ben Trabzon'da, Ankara'da bir maçın devre arasında ya da sonuna doğru bunu uygulamıyorum. Maçı tatil etmiyorum. Siz gidiyorsunuz İstanbul'daki maçı tatil ediyorsunuz. Aramızda puan farkı var. Nasıl karşılayacağız bunu? Kim kimi şiyaket edecek?"
