29 Kasım 2016 | Salı

Kartal, Fener’i de listeye ekleyebilir!

Beşiktaş, Ozi ve Tolgay'ı birlikte kullandığı anda kısa pas oyununa dönmek zorunda kalıyor ve orta alanda basan güçlü rakipler karşısında bu oyun arıza veriyor.
Çok fazla kontratak yeniyor.
Gökhan İnler'le oynayan Kartal da pasların boyu uzayıp oyunun yönü çabuk değişse de bu defa da orta alanda baskı yapan oyuncu sayısı azalıyor.
Ya çok koşup rakibi bozacaksınız, ya topu çok koşturup rakibin sizi bozmasına engel olacaksınız; ya da erken gol bulup maçı istediğiniz kıvama getireceksiniz. Şu ana kadar önemli maçların hiç birinde saydığımız seçeneklerle üçü de tam olarak mümkün olmadı.
Çünkü Adriano, Quaresma, Tolgay, Oğuzhan, Gökhan İnler topsuz oyunda bekleneni vermekten uzak kalıyorlar. Pas arası yaptıklarını görmek zor.
Yani temel sorun Caner, Talisca gibi iki önemli eksiğin olması. Bu hem pas trafiğini bozuyor, hem de etkili pas sayısını azaltıyor.
Özellikle zorlu maçların ilk bölümlerinde Beşiktaş'ın oyun kurmakta zorlanması bundan.
Pas sayısı rakipten fazla olsa da etkili pas sayısı yeterli değil. Dolayısıyla rakibi bozacak erken golü bulması kolay olmazken gol yemesi kolaylaşıyor.
Ne zaman rakip yoruluyor, Beşiktaş o dakikalarda devreye giriyor. İlk 45'in son dakikaları ve ikinci yarıların neredeyse tamamı. Napoli, Benfica, G.Saray, Trabzonspor maçlarına bakın hepsinde manzara aynıdır.
Şimdi F.Bahçe derbisi var ve ben yine farklı bir şey beklemiyorum.
İlk bölümde F.Bahçe üstün olur, muhtemelen gol ve de goller de bulabilir. İkinci yarıda da Beşiktaş sazı eline alır ve maçı derleyip toplayabilir.
Bu manzarayı değiştirecek iki şey var, birincisi Ozi'nin form tutması (ki bu kısa sürede olmaz), ikincisi orta sahaya koşan bir başka oyuncu koymak.. Mevcut şartlarda bu oyuncu Necip gibi görünüyor, iyileştiği zaman Veli o işi çok daha iyi yapar buna şüphe yok. Asıl mesele Caner, Talisca, Veli gibi oyuncular iyileşene kadar en az kayıpla gidebilmek.
Kartal bunu şimdiye kadar başardı, peki F.Bahçe karşısında da başarabilir mi?
Neden olmasın! Beşiktaş'ın bir oyun planı var, F.Bahçe ise hırsıyla ve Konya, Karabük, Rize maçlarında olduğu gibi hakem desteğiyle yürüyor.
İyi bir Beşiktaş, kendi evinde bile olsa F.Bahçe'yi yenecek güce sahiptir. G.Saray, Benfica, Trabzon ve diğer bazı maçlardaki geri dönüşler, Napoli gibi bir devi mağlup etmesi bunun kanıtı… Kartal listeye F.Bahçe'yi de ekleyebilir.

Q7 mi, Fener mi kollandı!
Cüneyt Çakır harika bir maç yönetmiş hem Beşiktaş'ın, hem de Başakşehir'in oynamasına izin vermiş. Ligimizin ortalaması 45 civarıyken, bu maçta top 57 dakika oyunda kalmış. Bu da net bir hakemlik başarısıdır. Gelin görün ki, Quaresma'ya verilmeyen bir sarı kart üzerinden algı operasyanları yapılıyor. Tıpkı Tosic'in faul bile olmayan hareketin ardından haftalarca yapıldığı gibi. Buna karşılık F.Bahçe hakem rüzgarını arkasına almış durumda.
Konyaspor'un net penaltısı verilmedi, Karabük maçını hakem uydurma kararlarla 20 dakikada bitirdi, Rize'de Atif atılmadı, Rize gole giderken ikinci top masalıyla atak kesildi ve F.Bahçe'nin attığı ikinci gol öncesi de faulü yapan De Souza'ydı. Manzara bu kadar netken bir sarı kartın peşine düşenleri anlamak mümkün değil ama ben anlarım. Onlar 50 yıldır tarafsız maskesi takıp taraf tutanlar ve onların torunları! Hiç değişmiyorlar, hiç!..

Yabancı hakem getirin
Cüneyt Çakır'ı önceki derbide kullanan MHK'nın elinde bu hafta kullanabileceği, herkese güven veren tecrübeli hakem yok. Adı geçen Hüseyin Göçek'in eyyam yapması muhtemeldir. Bülent Yıldırım ve rengarenk düdüğünü bu maçta düşünemiyorum bile. Fırat Aydınus, Ali Palabıyık, Mete Kalkavan, Tolga Özkalfa, Barış Şimşek kafalarındaki tilkiler nedeniyle güneş altındaki kar gibi eriyip gittiler. Cesur bir MHK bu maça yabancı bir hakem getiririrdi ama Namoğlu MHK'sında o cesaret yok.

Zihinler yorgun, bedenler değil
Şenol hoca "Kim demiş üç günde bir maç yorgunluk yaratmaz diye, ben bile yorgunluk hissediyorum" diyor.
Hocanın zihinsel yorgunluk yaşadığına şüphe yok. FIFA bu nedenle, Aralık sonuna kadar psikolog zorunluluğu getirdi.
Antrenman, kamp ve maç rutinleri herkesin zihnini yorar ama dünyada sistem böyleyse, bulunan çözümleri siz de bulmak zorundasınız. Yoksa maçı bir gün önce ya da sonra oynamak fiziksel açıdan bu kadar fark etmez.
Sorun zihinlerde, bedenlerde değil. Çözümü de belli!

Fabricio şımarıyor
Fabricio, ayağını iyi kullanıyor övgüleri aldıkça çizgi dışına çıkmaya başladı. Benfica maçında milyonlarca Beşiktaşlı'nın yüreklerini ağızlarına getirecek kadar topla oynadı. Gereksiz öne çıkışları da cabası.
Fabricio ciddi şekilde uyarılmalı aksi halde kulübeye çekilmeli.
Çünkü bu böyle gitmez.

Muhteşem Başakşehir
Mütevazı bir bütçeyle iki sezon önce temeli atılan ve ortalama bir kadroyla nasıl destan yazılır sorusuna en iyi cevabı Abdullah Avcı veriyor. Ligin zirvesinde bulunmaları asla tesadüf değil. Üç gol atan Benfica bile maçın ilk bölümünde Başakşehir kadar ezemedi Beşiktaş'ı.
Peki Başakşehir şampiyon olabilir mi? Kolay değil, çünkü şampiyonluk potasına ciddi anlamda girdiğinizde büyük baskı yaşarsınız, bunu taşımak için de tecrübe ve camia gücü gerekir.
Oyuncuları bu anlamda tecrübesiz, tribünleri boş bir Başakşehir'in şampiyon olması gerçekten zor. Ancak olurlarsa tüm tezleri çürütmüş olurlar ve bu çok değerli bir şampiyonluk olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor