Serdal Adalı ve Beşiktaş

Türkiye'miz gerçekten zor bir dönemden geçiyor.
Hemen hemen her gün acı haberler alıyoruz. Umarım terör olayları artık son bulur. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden; sevgili dostum Levent Kırca'ya da Allah'tan rahmet diliyorum.
Geçtiğimiz hafta şike davasından aklanan Beşiktaşlı eski yönetici, sevgili dostum Serdal Adalı gerçekten zor günler geçirdi.
Yapmadığı bir suçtan dolayı hapis yattı ve yaklaşık 4.5 yıl kendini aklamaya çalıştı. Öncelikle şunu söyleyeyim; ateş düştüğü yeri yakar.
Kendisine geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Serdal Adalı, Habertürk'ten Meriç Müldür'e içini dökerek, "Zor günlerimde camiam benim yanımda olmadı. Fenerbahçeliler bir bütün olurken, Beşiktaş'ın neden camia olarak hareket etmediğine üzüldüm" serzenişte bulunmuş. Adalı haklı mı? Maalesef evet!
Serdal Adalı dediğimiz kişi Beşiktaş'a 10 milyon TL borç verip bu zamana kadar bu paranın 5 kuruşunu bile istememiş. Tıpkı Tamer Kıran gibi...

Gel de Seba'yı arama
Bugün Beşiktaş'ta neden özlenen kenetlenme neden bir türlü sağlanamıyor anlamış değilim.
Maalesef siyah-beyazlı camiada kutuplaşma aldı başını gidiyor.
Büyük umutlarla göreve gelen Fikret Orman ve yöneticiler; taraftar, medya ve camianın birçok kesimiyle küs veya mahkemelik...
Beşiktaş'ta bir zamanlar, Efsane Başkan Süleyman Seba elini kaldırdığı zaman susar, kulübün zor günlerinde onu saygıyla dinlerdik.
Ancak bugün kulüp içindeki mücadele, koltuk kavgası, gereksiz sürtüşmeler ve kavgalar maalesef aldı başını gitti. Dürüst, vizyon sahibi faydalı olanlar kulüpten uzaklaşıyorlar.
Meğerse niyetler başkaymış!

Tek gerçek Beşiktaş
Tüm Beşiktaşlılar, siyah-beyazlı takımın şampiyon olmasını istiyor ve gönülden destek veriyor.
Bugün Beşiktaşlılar yan yana gelip dosta düşmana birlik ve beraberlik mesajı vermeli... Dün ben yöneticiydim bugün bir başkaları... Bu bir hizmet yarışıysa köstek değil destek olunmalı...
Beşiktaş tribününde asılan pankart gibi; "Sen, ben yok; Beşiktaş var!"