Tarih yazar

Tarihe geçen bir akşam geride kaldı. Sarı kırmızılı tribünlere uzunca bir dönem damga vurmuş ''Gerçekleri tarih yazar, tarihi de Galatasaray'' tezahüratı çınlıyor kulaklarımda.
Türkiye'nin kulübü Galatasaray, Konya'da sahaya on bir ''Türk olmayan'' futbolcuyla çıktı. İçinde bulunduğumuz hafta içinde, 112. doğum gününü çeşitli etkinliklerle kutlayan kulübün mimarı Ali Sami Yen, tam 72 yıl önce "Ellinci Yıl" kitabında arkadaşlarıyla kurdukları HAYALİ şöyle anlatıyordu; "İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge, bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek…".
A. Sami Yen ne hissederdi?
Geçen sezon, UEFA tarafından Avrupa Kupaları'ndan menle, bu sezonsa Östersunds faciasıyla ''Türk olmayan'' takımlarla oynamak büyük bir hasrete dönüştü.
Ali Sami Yen ve arkadaşlarının maksatları, Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final ve sonrasında 2000 UEFA Kupası ve Uefa Süper Kupası ile hayata geçti. Galatasaray uzunca bir süre ''Avrupa Fatihi'' unvanıyla anıldı, ya şimdi… Gelinen noktada ''Türk Olmayan'' futbolcularla, Türk takımlarını yenerek Lig ve Türkiye Kupası şampiyonluğu hedefleniyor.
Neyse ki; rakip Türk takımları da çoğunluğu ''Türk olmayan'' topçularla oynuyor.
Üzülerek sormak zorundayım; sizce dün akşamki maçı izleyen Ali Sami Yen ne hissederdi? Bu saptamaları yapmak işler toparlanmaya başlarken camianın moralini bozmamalı. Benim bildiğim Galatasaray, Beşiktaş'ın son iki yıldır kaldırdığı lig şampiyonluğu kupalarından çok, bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde topladıkları altı puanı kıskanır.
Merak etmeyin, ''yabancı sayısı azaltılsın'' demeyeceğim. Sizce bu durum; 22 milyon çocuk nüfusuna sahip güzel ülkemde, Galatasaray gibi görkemli bir global markanın, üst düzey ''Türk'' sporcular yetiştirmesini istememe engel mi? Kendi çocuklarımızın göğüslerinde kulüp armalarımızı ve ay yıldızı taşıyarak, Dünya'nın dört bir yanından gelen takımdaşlarıyla elde edeceğimiz uluslararası başarılar beklemem HAYAL mi? Neyse ki; Ali Sami Bey de bir hayalperestti.