Favori Bursa

Galatasaray'ın en önemli sorunu evinde oynadığı bir maça favori olarak çıkamamış olmasıydı.
G.Saray'ın ve Hamzaoğlu'nun ardına gizlenebileceği bahaneleri vardı; en çok isabetli pas yapan ve en çok gol pası veren oyuncu Selçuk'la, en golcü isim Burak oynamayınca, sıkıntı kaçınılmazdı. Bu gidişle; Burak'ın gereksiz yere oyuna sokulmuş ve sakatlığının nüksettirilmiş olması daha uzun süre konuşulacak.
Geçen hafta herkes Sneijder'i överken, ''Selçuk böyle oynarsa G.Saray şampiyonluğun en büyük adayıdır'' demiştim. Doğrusu; yokluğu rakip eksilene kadar hayli hissedildi.
Hamzaoğlu'nun gelişiyle Türk oyunculardaki yükseliş, kahvehaneler, okul kantinleri, iş yeri kafeteryalarında bile konuşuluyor. Belli ki; G.Saray'ın bundan daha fazlasına ihtiyacı var.
Mesela; Melo… Sneijder HALA herkesin nezdinde takım en önemli oyuncusu olamadı.
Adamcağız dün bir gol pası verip, bir de penaltı yaptırdı ama kimseyi (kendisini bile) bu liderliğe bir türlü inandıramıyor..
Enteresandır; sezona A2 takımında başlayan Sabri'nin sakatlanarak çıkması G.Saray'ı hayli kötü etkiledi.
Hamza hocanın o bölgeye Koray'ı yönlendirmesi de bu algıyı pekiştirdi.
G.Saray için; kaleye çekilen ilk şutunda öne geçmek -aslında- büyük bir şanstı ama kullanamadı.
O dakikaya kadar Bursa rahatlıkla skoru 0-2 yapmış olabilirdi.

Liderliğe inanmıyor
Ligin en iyi takımı olan Bursa, Muslera'ya rağmen öne geçmeyi başararak, TT Arena'ya korku saldı.
Volkan, Güneş'le birlikte -adeta- yeniden doğdu ama gerek penaltıyı yaptırmış olması, gerekse kırmızı kartın ardından sergilediği hal ve tavırları, sadece attığı golü değil son dönemdeki performansını da gölgeledi.
Manidardır; maç bu akşam bi' daha oynansa, Bursa yine favori olurdu. Ama -bence- o maç da berabere biterdi.
Bu iddiam; iki hocaya aynı anda yaptığım ağır bi' eleştiridir.