22 Mart 2017 | Çarşamba

Gidiyorum gideceksin!

Dick Advocaat'ın Konyaspor yenilgisi sonrasında yeni sezonda takımın başında kalmayacağını açıklaması ile birlikte, "Acaba ne olur, takım etkilenir mi?" diye tartışmaya başladık. Elbette konuşulsun ama bence boş tartışmalar olacaktır.
Advocaat gitti, başkası geldi ne olacak? Lens olmadan rakip kaleye gidemeyen bu takım daha farklı mı oynamaya başlayacak ya da bir anda takımdaki herkes mucizeler mi yaratacak?
Ya da kalırsa, süper futbolculardı da, bundan mı vazgeçecekler.
Eğer Advocaat'ın takımla, oyuncularla ciddi problemleri olsaydı, bir değişimi gerekli olarak görürdüm ama böyle bir şeyi de hissetmedik. Sezonun gerçeği var; Bu kadro "yumurtanın kapıya geldiği" maçları iyi oynadı ve kazanmayı başardı.

Hangisi daha etkili olur
Kalan haftalarda da benzerini yapacaktır.
Kupa maçlarını üst düzey konsantrasyon ve istekle oynayacaklar.
Derbilerde de her şeylerini verecekler.
Diğer maçlar ise "üç sonuçlu"dur.
Ama sorgulanması gereken farklı bir gelişme daha var. Bir düşünelim; teknik direktörün, "Yeni sezonda yokum" demesi mi oyuncuyu etkiler, yoksa bir başkanın, yöneticinin soyunma odasına girip; "Yeni sezonda yoksun" demesi mi? Sözleşmesi biten oyuncular var. Eleştirilenler var. Kiralıklar var.
Talipleri olanlar da var. Haziran'a kadar bir motivasyon yaratılacağına, tüm umutların bitirilmesi ve üstlerine çizik atılması, performansları daha çok etkileyecektir.
Advocaat iyidir - kötüdür tartışırız ama dürüstlüğü ortada. Her zaman "yalın" oldu ve üslubu rahatsız etse de doğruya en yakını söyledi. O nedenle kararı oyuncuları ancak üzer.
Fakat diğer tavır "vazgeçtirir"... Kalan haftalarda Fenerbahçe'yi bekleyen tehlike budur.

Kadıköy cenneti!
Kadıköy'de 13 maçın sadece altısını kazandı Fenerbahçe...
Yedi maçta ise 16 puan kaybetti. Fenerbahçe'nin iddialı olduğu sezonlara, stadın isminin Saracoğlu olduğu, taraftarın "mabed" olarak sıfatladığı yıllara dönelim.
Oradaki galibiyet serilerini konuşurduk.
Stadı dolduranların sahaya etkisini, takımlarına katkısını, rakibe baskısını anlatırdı rakipler. Şimdi; taraftarsızlığın üçüncü sezonuna girildi. Kulübün Başkanı koskoca bir tribünü (okul açık) bir sezon boyunca kapattı.
Bu sene kombine sattırmadı.
Aykut Kocaman'ın ifade ettiği gibi, kulübün sahibi olan "Fenerbahçeliler" gelmemeye başladılar stada. Ve bugünkü hesap oluştu;
21 puanın, 16'sı kayıp... Lider Beşiktaş'ın 11, ikinci Başakşehir'in 9 puan gerisindeler.

Eski gücünü verin
Eğer "Kadıköy Cehennemi" diyebilseydik, bu 16 puandan kaçı puan tablosundaydı. Hem de bu takıma ve şikayet ettiğimiz kalite eksikliğine rağmen. Tribüne gelip, "birilerinden" dayak yeme pahasına "istifa" diye bağıranlar varsa hala, bu bile taraftarın gücünü ve nasıl dik durduğunu, takımını sahiplendiğini gösteriyor.
Fenerbahçe'nin kurtuluşu yeni transferlerde, Aykut Kocaman'da değil. Kurtuluş taraftarın yeniden takımına sarılmasındadır. Bu da Aziz Yıldırım başkanlığında mümkün değil. Mayıs ayında genel kurula gitmek zorundalar. Bu yükü camianın sırtından atıp, yeni bir başlangıç için, yeni isimlerin, görüşlerin ve inancın önünü açmalılar.
Fenerbahçelilerse, Kadıköy'e eski gücünü, heybetini vermeliler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor