Bireyselbahçe!

Bir tarafta yüzde 43 ile ligin topla en az oynayanı Osmanlı, diğer tarafta ilk yarıyı galip bitirme oranı yüzde 89 ile Avrupa'da bile bu konunun en iyisi F.Bahçe...
Baskılı başlayan, 'hızlı ve dikine dribling'in etkisini, Alper'in dalışında van Persie pası ile yakalayan bir F.Bahçe vardı ilk 10 dakika.
Sonra durdu Fenerbahçe. Hem Osmanlı daha fazla top yaptı, hem de F.Bahçe ileriye taşıyamadı topu.
Yine koordinasyonsuzdu, bir hücum planı yoktu. Sanki Pereira,'' topu al, git '' diyordu. Osmanlıspor cesaretlendi, Umar'ın şutunu Volkan çıkardı, birçok maçta olduğu gibi, erken çözülmesini engelledi takımının. 30 dakika sustu takım. Markoviç yine sakatlandı, Fernadao girdi.

Yine 1-0'a yatmak istedi
Osmanlı karşısında yüzde 70 civarı topla oynuyordu F.Bahçe. Ama zaten G.Saray da, Trabzon da Osmanlı karşısında bu oranla oynamıştı.
Üstelik bu yüzde 70'i yana ve geriye paslarla oynayınca anlamı da kalmıyordu.
Ceza alanına gidemeyen takımda, ceza alanı çevresinde de silik kalan van Perise de çözüm olamıyordu. İlk yarıda topu topu 80 pas yapan rakipten 2 pozisyon yemek de düşündürücü idi. İlk kez ilk yarıyı gol atamadan bitirdi F.Bahçe.
Maçın en çok isteyen adamı Alper'in muhteşem sağ ayak içi plasesi Osmanlı'nın kabusu oldu.
Sol son çizgiyi kullanma akıllılığı van Persie'ye pozisyon yarattı. Bunca haftada hala yeterli güce, çoğu Pereira'nın eksik antrenman sistemi ile olsa da, kendisinin de eksikleri nedeni ile ulaşamamış Persie'nin Meireles ile değişmesi, yine golün üstüne yatma düşüncesi idi. Takım, iyice geriye yaslandı. Zaten öne çıkacak kuvveti de yoktu.

Osmanlı bunu 2. kez yaptı
F.Bahçe o kadar savunmaya yattı ki, G.Birliği maçı dışında Osmanlıspor ilk defa bir maçın 20 dakikalık bir bölümünde topla yüzde 60 oynadı.
Sonuçta, Ajax, G.Saray, Osmanlı zorluğundan, oyun olarak tatmin etmese de 7 puan aldı F.Bahçe.
Bu takım, Pereira'dan fazla hayır görmez ama bireysel yetenekleriyle yürüyebileceği kadar yürür. Şu anki
görüntü bu.