Barış Ertül

Barış Ertül

16 Mayıs 2014 | Cuma

E-Bilet gerçekleri

Fişleniyor muyuz? Kazıklanıyor muyuz? Bu ne biçim zamanlama?
Bu sorular, büyük sıkıntılarla başlayan e-bilet uygulamasının ilk günlerinde radyoya adeta yağmur gibi geldi. Önce muhatap, sonra da cevap aradık. Ardından biz de eleştirenler kervanına katıldık.
Daha uygulamanın ilk haftasında, Spor Toto Süper Lig ve PTT 1. Lig'de tribünlerdeki toplam seyirci sayısı 50 bini bile geçemeyince, kimsenin bize "niye eleştiriyorsunuz" deme hakkı da kalmamıştı.
Şunun altını bir kez daha çizelim:
Kanuna dayanan, çıkış tarihi tam bir yıldır belli olan ve böylesi radikal, devrim niteliğindeki bir uygulamanın arkasına "sıfır iletişim" koyan TFF'yi eleştirmemek mümkün değildir.
Bugün TFF topu kulüplere, kulüpler de topu TFF'ye atıyor.
Kamu spotuyla, bilinçlendirme ve tutundurma kampanyalarıyla insanlara e-bilet uygulamasının ne kadar iyi niyetli ve doğru bir uygulama olduğunu anlatmayan kulüpler de, TFF de kabahatlidir.
Burada kulüplere ayrı bir parantez açmak lazım.
Kulüpler samimi değiller. Hem işin ekonomik ve düzensel nimetlerinden faydalanmak istiyorlar hem de üzerlerine düşeni yapmıyorlar. Hatta bırakın yapmayı, uygulamayı geciktirmeye, adeta engellemeye çalışıyorlar. Çünkü, çeşitli menfaatlerden dolayı ücretli veya ücretsiz toplu olarak dağıttıkları biletleri/kartları bundan sonra istedikleri insanlara dağıtamayacaklarından dolayı rahatsızlar.
E-biletin yüklenicisi olan firmaya, bilinen adıyla, Passolig'e gelince...
Yetkililerini karşımda bulduğumda direkt şunu sordum: "Bu e-bilet işini nasıl aldınız? Kart paraları nasıl hesaplanıyor; nereye gidiyor?"
Sorularıma, yani sorularınıza cevap aldıkça işin göründüğü gibi olmadığını, problemin ana kaynağının, ülkemizdeki birçok sorunda olduğu gibi "iletişim"de olduğunu anladım.

Çok mu gerekli?
Evet, çok gerekli. E-bilet uygulaması tam olarak hayata geçebilirse, yatırım ve denetim standartlarıyla Avrupa'nın da önünde. Hem çok pratik hem de kişi-bilet-koltuk eşleşmesiyle holiganizmin önüne geçmek, suçu ve cezayı bireyselleştirmek adına son derece umut vadedici. Yeter ki caydırıcı cezalarla birlikte e-bilet mekanizmasının hazırladığı zeminde işlem yapılabilsin.

Fişleniyor muyuz?
Net söyleyeyim, hayır!
Kartları ayrı ayrı inceledim.
Hiçbirinde istenilen bilgiler, (ön ödemeli kart için) Digiturk veya D-Smart'tan decoder alırken veya (banka kartı/kredi kartı için) banka müşterisi olurken verdiklerinizden farklı değil.

Kazıklanıyor muyuz?
Bir defa, Allah var, TFF ihaleyi gayet düzgün yapmış.
Türkiye'de banka ve kredi kartı müşterisi en yüksek düzeyde olan bankaların birçoğu, yatırımın büyüklüğünden ve neticede kârlı olmamasından dem vurarak ihaleye girmek istememiş. Girenler de ihaleyi alan bankadan çok daha düşük teklifler vermişler.
Burada, şaka değil, 200 milyon dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz. Bu yatırımın yüzde 50'si derhal devreye giriyor.
Kulüplere imza paraları ödeniyor. Kart ve bilet satışından gelen payların çok büyük bölümü de yine kulüplere gidiyor.
Yüklenici firma, taraftarın ödediği kart bedelinden korkmaması için ayrıca kampanyalarla ve entegre ticari uygulamalarla bedelin dört katına kadar promosyonlar vadediyor.
Dinledikçe ve aklım erdiğince, işin kâr marjının yok denecek kadar az olduğunu gördüm.
Açıkçası ticari açıdan bütün hikaye, çok dominant oyuncuların olduğu bir pazara bir şekilde penetre edebilmek ve kamuoyunda bilinirlik için yapılan büyük bir yatırımın etrafında dönüyor.
Aslan payı da her zaman olduğu gibi yine kulüplere gidiyor.
Ne diyelim, inşallah onlar da akıllanmışlardır da artık bu gelirleri de plansız, programsız transfer politikalarıyla çarçur etmezler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor