Arda Turan konusunda maç öncesi konuşmadım.
Çünkü en az 4 puan alması gereken üç gündeki iki maçın öncesinde şu Milli Takım'ı zaten benim medyam bir takım emellere alet olarak ortalığı yeterince karıştırmıştı.
O emellere alet olanların arasında olmak istemedim.
Maçlar geçsin konuşalım. Yeterince dedikodu var, ben de bunun arasından rating kapayım!
Yok arkadaş, olamaz!
Demokratik ülkelerin anayasası kuvvetler ayrımı ilkesine dayanır. Yasama gücü, yürütme gücü, yargı gücü. Yasama gücü, kararları alır. Yürütme gücü o kararları uygular. Yargı gücü de doğru uygulanıyor mu, uygulanmıyor mu, yasaların dışına çıkılıyor mu, çıkılmıyor mu diye denetler. Demokratik ülkelerde bunların üçünün de üstünde 4. bir güç vardır.
Bunların üçünü birden denetler, eleştirir, kanunlarını, yasalarını değiştirmeye zorlayabilir; basın gücü.
Türkiye'de Arda diye bir sorun varsa eğer, hiç oynamadığı dönemde 'Bu adam Barcelona'da oynamıyor bile Milli Takım'a niye alındı?' demiyorsa bugün de "neden alınmadı" deme hakkı yok. Biz hiçbir şeyi eleştirmiyoruz. Muhabirlik öldü!
150 KİŞİ BİLİYORDU!
"Fatih Terim niye açıklamıyor?" deniyor. Orada Euro 2016'da bu olayların içinde olan en az 50 isim var. Futbolcusu, malzemecisi, masörü... Gazetelerin de en az 50 muhabiri vardı.
En az 50 kişinin bildiği...
Bu 50 kişi de mutlaka yakınına anlatmıştır. Yani 150 kişi biliyor Türkiye'de. En az 50 de gazeteci vardı. Ve onlar hala maaş almaya devam ediyorlar. Biz konuyu bilmiyoruz!
Fatih Terim'in maaşı... Sabaha kadar tartışılır bu konu. Dış örneklere göre tartışılır.
İçteki teknik adamlara göre tartışılır. Guus Hiddink'e verilen ücrete göre tartışılır..
Sen dersin ki Hiddink yabancıydı mecburduk fazla verdik. O der ki şu nedenle şunu verdik.
Bu ne zaman tartışıldı?
Maçtan bir gün önce! Efendim fakir ülkeyiz, bu kadar parayla şu kadar okul yapılırmış, fakire fukaraya fasülye parası yapılırmış.. Bu neden tartışıldı? Mukaveleye göre. Mukavele kimde vardır? Fatih'in cebinde, bir de TFF'de. Fatih Terim bunu medyaya dağıtıp, "Alın bunu tartışma konusu yapın" demeyeceğine göre bunu kim ortaya çıkardı? Tesadüfi mi oldu sanıyorsunuz. O kadar saf değiliz!
ARAŞTIRMA YOK!
Gazetelerde daha önce hiçbir açıklaması olmayan Milli Takımlar Direktörü Ali Dürüst kardeşim dediki Fatih Terim'i kastederek, "Hata yapan bedelini öder". Maçtan iki gün önce Fatih Terim'in sözleşmesi Futbol Federasyonu'ndan basına sızıyor. Maçtan iki gün sonra da hiç konuşmayan Ali Dürüst' ten de "Bedelini öder" lafı çıkıyor.
Fatih Terim, Euro 2016'dan sonra basın toplantısında "Ben bedelini ödedim. Federasyon kabul etmedi" diyor. Şimdi federasyon diyor ki "Bedelini öder" Bu ne demek?
"Terim istifa et!" demek.
Şimdi bu neyi gösteriyor?
Ali Dürüst'ü Futbol Direktörlüğü'ne kim getirdi? Türkiye Futbol Federasyonu yönetmeliklerinde "Futbol direktörlüğü" var mı? Bu bir yönetmelikle yapılmalı.
Bunlar hiç konuşulmuyor.
Hiç tartışılmıyor.
Koskoca Galatasaray medyası Alp Yalman'ın ne iş yaptığını bilmiyor.
Galatasaray Dergisi'nde Levent Nazifoğlu, "Alp Yalman, Florya'nın kalbindedir" demiş. Onu bile merak edip ortaya çıkarmıyor medya. Florya'nın kalbinde olmak ne demek?
4. GÜÇ FALAN DEĞİL!
Böyle meraksız, böyle korkak, böyle muhabirsiz, iki gün önce sızdırılan haberlere balıklama atlayan, bu tür Türkiye'yi allak bullak edecek manşetleri atmaya meraklı medyamız var. 4. güç falan değil!
Eleştiririm de, yarın bu kadro başarılı olursa rezil olurum! Onun için "Havet" Hayır ve evetten üretilen bir kelimedir bu.
"Havet"çi bir medya türedi ortada.
Şimdi bakıyor maç bitiyor, kazanırsan mesele yok.
Kaybedersen bakıyor dışarıda kim var? Dışarıda Arda var! Arda niye yok? Selçuk niye yok? Bu açıklanan kadroda bir tane oyun kurucu yok! Hocam bu takımda oyunu kime kurduracaksın?
Bu takımın lideri kim olacak?
Bu yazar, mazar meselesi değil. Bu böyle yapılacak.
Basın 4. güç ise; Fatih hocam bu takımın oyun kurucusu kim? diye sormalı.
İKİ AYRI TAKTİK
Fatih Terim'in "Yenemeyeceksen yenilmeyeceksin" lafı en çıldırdığım laftır.
İşte bu İzlanda maçı tam o maç.
Bizim takıma bakıyorsun sonra İzlanda'ya bakıyorsun o zaman senin hedefin bu maçta yenilmemek olacak.
İki türlü takım vardır. Biri firma takımlardır. Bu firma takımlar kendi oyununu oynarlar. Barcelona gibi.
Çarşamba günü bu takımla oynuyorsan ona göre oynarsın.
Pazar günü Türkiye Ligi'ne dönüyorsan Maraşspor ile oynayacaksan o zaman sen firma takımısındır sen kendi oyununu oynarsın.
Maraş sana karşı nasıl oynayacağını düşünür.
Bu değişmez bir kural...
Şimdi bizim Ukrayna ve İzlanda maçına iki ayrı düşünce ve iki ayrı taktik ile çıkmamız bu sebeple doğru.
YANLIŞ TARTIŞMA
Ukrayna kendi sahamızda yüzde yüz kazanmamız gereken bir maç. Sahaya süreceğin kadro ona göre çıkarsın.
Fatih doğru mu yaptı yanlış mı yaptı? Onu değil sadece düşünceyi anlatıyorum.
Ukrayna maçına kazanma onbiri ve taktiği ile çıkarsın, İzlanda maçına maçı kaybetmeme onbiri ve taktiği ile çıkarsın. Bu yüzden birine 4-4-2 ile diğerine 4-6-0 ile çıkarsın.
Bu düşünce ile 4-4- 2'yi, 4-6-0'ı tartışalım sabaha kadar!
Ancak bütün bunlardan önce açıklanan kadro iki ayrı düzende oynanacak maçları kaldırabilecek kadro muydu? Onu tartışmalıydık. Bunları tartışma hakkımızı da kendi kendimize kaybettik.
ARDA'YI DIŞARI KAÇIRTANLAR ŞİMDİ ONU KAHRAMANLARI YAPTILAR!
Futbol da ikiye bölündü.
Fatih Terim'e karşı olanlar, Fatih Terim'i sevenler. Arda Turan bahane! Çünkü Arda'nın kendisi bu memlekette 5 sene önce Fatih Terim'in durumundaydı. Galatasaray tribünleri tarafından yuhalanıp Türkiye'den kaçtı Arda Turan.
Barcelona tarafından milyonlarca para verip alınan Arda, ultrAslan tarafından Türkiye'den kaçırıldı. Şimdi o istemedikleri nefret ettikleri Arda kahramanları oldu, Fatih Terim'e karşı kullanıyorlar. Gazetelere bakıyorum; efendim Arda gitsin elini öpsün de...
Arda maçtan 1 gün önce açıkladı;
TERİM'E KARŞI KULLANDILAR
"Hoca git der giderim, gel der gelirim.
O benim hocamdır. Bu tartışılmaz.
Şimdi hepimiz dua ediyoruz bu iki maçtan 6 puan alalım" dedi.
Bunu gazetelerde gördünüz mü?
Biz manşet yapmaya, olay çıkarmaya meraklıyız.
"Bir tek hedefimiz var; 2 maçtan 6 puan almak. Arkadaşlarıma başarılar dilerim" dedi Arda. Kaptan gibi konuştu Arda. Kaptanlık demek o geminin yüzmesi demek.
Ben gemide olmasam da o gemi yüzmeli. "Beni koymadı kaptanlığa, Titanik batsın da göreyim... Ha, ha, ha!" olur mu? Ama istedikleri bu!
