Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Kocaeli Demokrasi Meydanı'nda düzenlenen "8. Açılış Bayramı" ile Haliç Kongre Merkezi'nde Türkiye Diyanet Vakfı'nca gerçekleştirilen Uluslararası İyilik Ödülleri töreninde, yaptığı konuşmalarda bakanlarımız, milletvekillerimiz ve vatandaşlarımıza karşı çirkin davranışta bulunan Hollanda'ya sert tepki gösterdi:
Son birkaç günde yaşananlar tamamen İslamofobik gelişmenin tezahürleri. Batı gerçek yüzünü çok açık ve net ortaya koymuştur. Bunların faşizan birer baskı olduğunu, 'Nazizmin yeniden hortladığını' söyledim. Ben "Nazizmin bittiğini zannediyordum ama aldanmışım" dedim. Meğerse nazizm batıda ayakta. Rahatsız oldu beyefendiler.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Betül Sayan Kaya kardeşime, kalkıp da kendi başkonsolosluk binasına maslahatgüzarıyla ve diplomatik bir araçla gitmesini engelleyen zihniyet bunu uluslararası diplomaside ve dünyaya acaba nasıl anlatacak? Şöyle mi anlatacak "Biz davet etmedik ki." Ben istediğim ülkeye elimde pasaportum, her şeyim varsa istediğim gibi girerim. Uluslararası seyahat özgürlüğü çerçevesinde de bir diplomat olarak da giderim. Ama nazizm, faşizm olduğu zaman "Benim dediğim, yaptığım doğrudur. İstediğime müsaade ederim, istediğime etmem" anlayışıyla, konsolosluk kapısını kilitleyecek,
konsolosumuzu dışarıya çıkarmayacak kadar ileri gitmişlerdir.
GEREĞİNİ YAPARSINIZ
Çarşamba günü yapılacak seçime Türkiye-Hollanda ilişkilerini sen feda ediyorsan, bunun bedelini ödeyeceksin. Daha biz olması gerekenleri henüz yapmış değiliz. Hollanda'daki oy kullanacak Türk kardeşlerime de sesleniyorum, sizler zaten gereğini yapacaksınız. İsim vermeme gerek yok, bir tane ırkçı var. Avrupa ırkçılığa gidiyor. Bu bölücülük, ayrımcılık nedir? Neredesin AB? Sonra Tayyip Erdoğan AB'ye çattığı zaman rahatsız oluyorlar. Rahatsız olacaksınız.
Fatma kardeşimiz, her şeyden önce bir 'Nene Hatun' olarak orada onların etten duvarına karşı her türlü girişimi yaptı. En sonunda oradan ayrılmasını tavsiye ettik.
TERK ETMEYECEKLER
Bu cevapsız bırakılamaz. Benim bakanıma, dışişleri bakanıma, ekonomi bakanıma,milletvekili arkadaşlarımıza oralarda her türlü edep dışı davranışları yapanlar bunun bedelini ödeyecek. Benim Hollanda'daki vatandaşlarımın üzerine atlarla yürüyen, içlerindeki o hırslarını köpekleri sürmek suretiyle ortaya koyanlar bedelini ödeyecek. Çıkmış biri "Türkler burayı terk edecek" diyor. Terk etmeyecekler. Bunlar oranın vatandaşı. Bu daha da gelişecek ve genişleyecek. Bedelini her türlü ödeyecekler. Uluslararası diplomasi nedir öğrenecekler.
Bugün çıkmış Hollanda Başbakanı açıklama yapıyor, "Türkiye ile ilişkilerimizi düzelteceğiz." Neyi düzeltiyorsunuz, dur bakalım, dur. Daha sen bedel ödemedin. Önce bunun hesabını vereceksin.
Sabırla bu işin üzerine giderek, bu işin hesabını soracağız. Hollanda'da yaşanan hadise, diplomasinin, uluslararası hukukun, teamüllerin, nezaketin ayaklar altına alınmasıdır. Avrupa'dan ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Niye? Bunlar birbirini ısırmaz, ısırmaz, aynıdırlar.
DEMOKRASİYE DAVET
Hollanda, AB üyesi bir hukuk devleti gibi değil, bir muz cumhuriyeti gibi davranmıştır. Ne söylerlerse söylesinler, mızrak çuvala sığmaz, yapılan işin adı bir skandaldır.
Buradan AB organlarını ve demokrasiyi, insan haklarını, hukuk devletini koruma misyonuyla çalışan tüm uluslararası kuruluşları, Hollanda'ya karşı seslerini yükseltmeye, hatta yaptırım uygulamaya davet ediyorum.
Haydutluğa varan tavırları Avrupa'da yükselen faşizm, ırkçılığın, İslam düşmanlığının sadece birer işaretidir. Batıda yaşayan kardeşlerim: Attıkları bumerang dönüp kendilerini vuracaktır. Türkiye güçlendikçe bunlar eziliyor, zelil hale geliyor.