Kocaeli'nin Darıca ilçesinde antrenörlük yapan babası ile annesinin çalıştığı salonlarda büyüyerek karate ile tanışan Eray Şamdan, milli takım formasıyla kazandığı çok sayıda derecenin yanı sıra olimpiyatlara ilk defa giren karate branşında aldığı gümüş madalyayla Türk spor tarihine adını yazdırdı.
Kocaeli'nin Çayırova ilçesinde yaşayan ve Darıca Belediyesi Eğitim ve Spor Kulübü'nde karate antrenmanları yapan 24 yaşındaki milli sporcu Eray Şamdan, 40 yıldır salonlarda karatenin içinde olan ve 32 yıldır karate antrenörlüğü yapan babasının sayesinde 5 yaşında sporla tanıştı. Fiziksel olarak da yatkın olduğu bu sporda kendisini iyice geliştiren Şamdan, milli sporcu olmaya hak kazandı. 19 yıldır aralıksız olarak karateyle ilgilenen ve milli formayla sayısız başarıya imza atan Şamdan'ın, 7 Avrupa şampiyonluğu 1 dünya şampiyonluğu, 1 üniversitelerarası dünya şampiyonluğu ve büyükler kategorisinde Avrupa 3.'lüğü bulunuyor. 2021 yılının ilk turnuvası olan Karate 1 Premier League'den de altın madalyayla dönen milli karateci Şamdan, son olarak Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye'nin göğsünü kabartarak, verdiği mücadele ve kazandığı gümüş madalya ile Türk karate tarihinin en büyük derecesine sahip sporcu oldu. Eray, şimdi ise elde ettiği başarılarla çıktığı zirvede kalabilmek için çalışmalarını sürdüreceğini söylerken, karatenin efsane ismi olmayı hedeflediğini dile getirdi.
"İYİ Kİ KARATENİN İÇİNDE DOĞMUŞUM"
Karateye babasının antrenör olması sebebiyle başladığını aktaran olimpiyat ikincisi Eray Şamdan, "Başka bir seçeneğim yoktu, direkt karatenin içinde doğdum. Bu benim en büyük şansım. Çünkü gerçekten karateye fiziki yatkınlığım var. Bu sporu da seviyorum. İyi ki karatenin içinde doğmuşum diyebilirim. Biz antrenmanları sürekli maç gibi yapardık. Tabii küçükken hedeflerim vardı, önce Türkiye şampiyonluğu, sonra Avrupa, dünya şampiyonlukları gibi. Çok küçükken bunların farkında değildim. Zaman ilerledikçe, daha da farkına vardıkça, antrenmanlarımdan hiç kaytarmazdım. Antrenmanlarımı sürekli maç modunda yapardım. Çok ciddi antrenmanlar yapardım. Aslında ekstra bir çalışma yapmazdım, o günkü çalışmamı yüzde yüz yapardım. Babamın antrenörüm olması çok güzel bir duygu. Arkamda olduğu zaman benim bir şeyler başarabileceğime inanıyor ve başarmamı istiyor. O yüzden çok güvenli ve özgüvenli hissediyorum" dedi.
"TÜRK KARATE TARİHİNDE EN BÜYÜK DERECE BENDE"
Olimpiyatlardan gümüş madalyayla dönmenin kendisine göre çok büyük bir başarı olduğunu belirten Şamdan, "Çünkü dünyanın en büyük spor organizasyonu ve bizim ilk tecrübemizdi. Karate ilk defa olimpiyatlara girdi. Ben de ilk madalyayı ülkemize getirmiş oldum. Bunun için çok mutlu ve gururluyum. İlk tecrübeydi, buna rağmen takım olarak çok güzel sonuçlar elde ettik. Ben de gümüş madalya aldım. Şu anda Türk karate tarihinde en büyük derece bende diyebilirim. Olimpiyat köyünde atmosfer çok güzel. Orada bütün sporcuların aynı yerde kalması beni motive ediyor. Olimpiyatta olduğumu hissettiriyor bana. Maça çıkarken de olimpiyat aslında bazen ters tepki yapabiliyor. İnsan stres yapıyor, bazen dövüşemez, kilitlenir. Bende tam tersi oldu, daha fazla motive oldum, daha fazla enerji geldi. Bunu da sahaya yansıttığımı düşünüyorum. Elimden gelen mücadeleyi gösterdim ve orada güzel maçlar çıkardım" diye konuştu.
"AİLEMİ ÖYLE HİÇ GÖRMEMİŞTİM"
Kendisinin olimpiyatlarda yarı final maçını kazandığı anda ailesinin yaşadığı duygusal anları gördüğünü de sözlerine ekleyen başarılı sporcu, "Gerçekten ben de çok duygulandım. Babamın ağlamaklı bir fotoğrafı vardı. Onu görünce çok duygulandım. Bir o kadar da sevindim. Sonra videoyu gönderdiğinde bu sefer gözlerim dolmaya başladı. Onları öyle hiç görmemiştim. Beraber maçımı izlemişler. Zaten annem izleyemiyor, gözlerini kapatıyor ama onları öyle ağlarken görmek beni de çok duygulandırdı" şeklinde konuştu.
"TÜRK HALKINA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Olimpiyatların ardından çok fazla destek mesajı aldığını vurgulayan Şamdan, "Paylaşımların hepsini okuyorum. Beni çok mutlu ettiler. Herkese, tüm Türk halkına çok teşekkür ediyorum. Beni yalnız bırakmadılar. Sosyal medyadan da gereken desteği gösterdiler. O yüzden çok teşekkür ediyorum. Zor zamanlar geçiriyoruz, orman yangınları var. Bu zamanda böyle başarılarla biz de vatandaşlarımızın gönlüne bir nebze de olsa su serpebildiysek ne mutlu bize. Biz de bu şekilde milletimizi gururlandırmaya çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
ADNAN ŞAMDAN "OĞLUM OLURSA AVRUPA, DÜNYA ŞAMPİYONU YAPACAĞIM DİYE HEDEF KOYDUM"
40 yıldır karate sporunun içinde olduğunu, genç yaşta antrenörlük yapmaya başladığını ve 32 yıllık antrenörlük hayatında sayısız sporcu yetiştirdiğini söyleyen Eray Şamdan'ın babası Adnan Şamdan ise, "Yetmişin üzerinde milli takıma sporcular vererek Türk karatesine, Türk ulusuna büyük hizmetler sunduk. Tabii bunun sonuncusu Eray. Kendi evladımızın da ayrı bir yeri var. O da çok başarılı bir sporcu olduğu için gerekli eğitimi vererek bu günlere getirdik. Eray karateci bir babanın oğlu, başka bir spor yapma şansı yoktu zaten. Bizim zamanımızda imkanlarımız kısıtlıydı. Ben o milli formayı giyemedim, Avrupa, dünya şampiyonu olamadım. Ama hep 'Avrupa, dünya şampiyonlarının hocası olacağım' diye söylüyordum kendi kendime. Özellikle bir oğlum olursa veya kızım olursa onu Avrupa, dünya şampiyonu yapacağım diye bir hedef koydum. Allah'tan Eray gibi bir evladımız oldu. 5 yaşında karateye başlattım. O gün bu gündür o da 19 yıldır aralıksız karate yapıyor. İnanılmaz başarılara imza attı. Hem Türk karatesinin dünya sıralamasında yerinin yükselmesine fayda sağladı hem ülkemizi, ulusumuzu temsil etti, dünyanın dört bir yanında bayrağımızı göndere çektirdi. 7 kez Avrupa şampiyonu oldu, dünya şampiyonluğu, dünya üçüncülüğü ve en son olimpiyat ikinciliği alarak hem bizi hem ülkemizi gururlandırdı" dedi.
"ALLAH HER ANTRENÖRE, HER BABAYA NASİP ETSİN"
Bir baba olarak çok mutlu olduğunu kaydeden Şamdan, "Tarif edilemez bir duygu. Allah her antrenöre, her babaya nasip etsin. Çünkü her sporcunun hedefi olimpiyatlarda yarışmak, her antrenörün hedefi olimpiyatlara bir sporcu vermek ve oradan bir madalya kazanmaktır. Ben bunların hepsini yaşadım. Hem Avrupa'yı hem dünyayı, hem olimpiyatları yaşayan bir antrenör, bir baba olarak tarif edilemez bir duygu, tarif edilemez bir sevinç içerisindeyim. Dünyayı verseler bu kadar mutlu olamazdım" açıklamalarında bulundu.
"ONUN BAŞARILARI DEVAM EDECEKTİR, O ZİRVEDE KALACAKTIR"
Özellikle Eray'ın yarı final maçında hüngür hüngür ağladıklarını dile getiren Adnan Şamdan, "Her zaman söylüyorum, oğlum ufak bedeniyle, kocaman yüreğiyle kendinden çok üst kilolarla mücadele ederek ülkemize gümüş madalya kazandırdı, finale çıkma başarısı gösterdi. Final maçında puan olmayan bir şeye puan verdiler, Eray'ı maçtan düşürdüler. Yoksa altın madalya bizimdi. Kesinlikle o altın madalyayı alacaktı. Çünkü Eray, kilitlenmişti, onun için gitti. Bundan sonraki hedefimiz, zirveye çıkmak zordur ama zirvede kalmak daha zordur. Eray çok disiplinli bir çocuk. Ona güveniyorum. Onun başarıları devam edecektir. O zirvede kalacaktır" dedi.
NEVRİYE ŞAMDAN "KARATEYLE İLGİLİ KONUŞTUKLARINDA ÇOĞU ZAMAN BEN DIŞARIDA KALIYORUM"
Karateci bir eşe ve oğula sahip olduğu için bazen yapılan sohbetlerin dışında kaldığını söyleyen anne Nevriye Şamdan, "Eray olimpiyat ikincisi oldu. Çok mutlu olduk, çok gururlandık, çok sevindik, çok heyecanlandık. Ama Eray eve gelene kadar ben sanki rüya görmüşüm gibi oldu. Eve geldikten sonra, Eray'a sarıldıktan sonra ben tamamen algılayabildim ve gerçekten çok güzel bir durum. Çok gurur duyuyoruz. Çok güzel şeyler yaşattı bize. Küçükken evde babasıyla çok boğuşuyorlardı. Sonra normale döndüler, salonda boğuşmaya başladılar. İkisi sohbet ediyorlar, ortak sohbet edebilecekleri çok şey var. Karateyle ilgili konuştuklarında çoğu zaman ben dışarıda kalıyorum. O arada onlara çay yapıyorum, kek yapıyorum. Eray maça çıktığı zaman çok heyecanlanıyorum. Aşırı derecede heyecanlanıyorum. Maçtan bir iki gün önce ben uyuyamıyorum. Ben izleyemiyorum, Eray'ı orada görmeye dayanamıyorum. Bazen düştüğü oluyor, darbe aldığı oluyor. O yüzden izleyemiyorum" ifadelerini kullandı.