Gökhan Gönül'ün yokluğu, hem defansif hem de ofansif olarak aşağı çekti performansını Fenerbahçe'nin. Gökhan gibi adam eksilterek, çizgiden kaleye topu taşıyıp kesemedi Önder. Bu da kaçınılmaz olarak, İvan'ın soldan rahat gelmesini sağladı. Şüphesiz, kanatlarınızdan biri iki yönlü aksar ve üstelik rakip yarı sahada da gereken baskıyı kuramazsanız, beklediğinizden fazla baskı ve hücum yemek kaçınılmaz hale gelir. Zaten öyle de oldu. Sadece ilk yarım saatte bir elin parmakları kadar gol pozisyonu buldu nerdeyse konuk ekip. Ve maçın genelinde sanki Fenerbahçe amatör bir takımdı. Gaziantepspor ise Barcelona'ymış gibi bir görüntü ortaya koydu. İzleyiciler zaman zaman Güiza'ya tepki gösterdi ama Alex'ten Deivid'e, Uğur'dan Emre'ye nerdeyse yılgın, güçsüz, konsantrasyonsuz, sinirli ve dikkatsiz olmayan futbolcu yoktu sarı-lacivertlilerde.
Bu görüntü yakışmıyor Ekip karakteri kazanmış bir takım Gaziantepspor, biliyorum. Ama gene de çok yönlü olarak bu kadar olumsuz bir görüntü yakışmıyor Fenerbahçe'ye. Elini kolunu sallayarak pas yapıyor, dönen topların tamamını topluyor, defansın arkasına top atıyor, Volkan'ın kalesini ablukaya alıyor rakip, Volkan, Selçuk, Lugano ve Carlos dışındakiler isyan etmiyor. Eh, boşuna "Üzüm üzüme baka baka kararır" dememişler. Maçın 2/3'lük bölümü golsüz geride kalmış, Aragones en iyilerden Selçuk'un yerine Josico'yu alıyor ve o da hemen sakatlanıp, takımı 10 kişi bırakıyor. Fenerbahçe'nin bu hale düşmesinin ana nedeni Aragones'tir. Türkiye'nin ofansif yönü en kuvvetli kadrolarından biri, rakibininkinin yarısı kadar pozisyon üretemedi. Topa sahip olmaya ve pas yapmaya çok önem veriyormuş Dede. Bence Nurullah Sağlam'dan bu işin formülünü istesin. Tabii futbolcudan nasıl verim alınacağının da.