Beşiktaş, sezon başından bu yana 15 resmi maçı geride bıraktı. 4 maçlık Avrupa serüveni, tek bir yenilgi ile çok erken kapandı. 10 lig maçının hiçbirinde ise "Beşiktaş budur" dedirtecek bir futbol ortaya çıkmadı. Sağlam ve Denizli dönemlerinde sistemden sisteme geçiş yapan ama kendini bir türlü tarif edemeyen bir Beşiktaş vardı. Önce, tek forvetli bir dönem izledik. "Korkak sistem" tutmadı. Antalya'da iki farklı yenilgiden son 13 dakikada 3-2 öne geçen Beşiktaş, mucize bir başlangıç yapmıştı. İçerideki Konya ve G.Antep galibiyetleri, rakip 10 kişi kalmasa acaba kazanılır mıydı? Trabzon'daki ilk büyük maçta, futbol dibe vurdu.
90 dakikada tek pozisyon olmadığı gibi, çerçeveyi bulan şut bile yoktu. Tek forvet tıkanınca bu kez iki forvetli Beşiktaş görmeye başladık. "Çizgide oynamaz" denilen Holosko, ileri geçmişti ama hem kendisi hem Beşiktaş patinaj yapıyordu. Belediyespor beraberliği; lüks otobüsle gidilen, belediye otobüsü ile dönülen tatsız bir İstanbul gezisi oldu. İnönü'deki 2-1'lik Hacettepe galibiyeti, izleyenlerde hiçbir iz bırakmadı. Sonra 4 maçlık Denizli dönemi devreye girdi. Ankara'daki ilkinde, 13 dakikada gelen üç golden sonra kimse Beşiktaş'ı sahada göremedi. Bu kez "üç forvetli" Beşiktaş sahneye çıkmıştı. Bu sistem İnönü'de Sivas önünde az daha "facia" getiriyordu. 1-1'lik beraberlik, tribünlere "Buna da şükür" dedirtti. Kayseri'deki maç, baştan sona felaketti. Bir hatanın peş peşe devamı, beraberliğe çoktan razı olan Beşiktaş'ı ilk kez yenilgi ile tanıştırdı. İnönü'deki son Kocaelispor maçında ilk çeyrek dakikada peş peşe iki gol yiyen bir takımın sonrasında 5 gol atması bile kafalarda bir sürü soru işareti bıraktı. Kamuoyunda Beşiktaş'la ilgili üç farklı görüş var. 1-Ligde rakibi yok. 2-Galatasaray ile kafa kafaya gider. 3-Devre bitmeden yarıştan kopar. Bana göre, üçüncüsü daha yüksek bir olasılık gibi görünüyor. İkincisi devreye girerse, ne mi olur? Birinci madde kazanır!