Fenerbahçe en kötü zamanlarında bir "oof" çekse, Galatasaray'daki dağlar yıkılıyor. Gördük ki, Kadıköy'deki Galatasaray galibiyetleri, 9 yıldır yörüngesine oturmuş. Gördük ki, Fenerbahçe için Galatasaray maçlarında hayat mükemmel.
***
Pazar gecesi Şükrü Saracoğlu'nda, sezon başından beri göremediğimiz bir Fenerbahçe vardı. Neredeyse bütün organlarını galibiyete bağışlayan bir takım. Muhteşem bir bütünlük duygusu... İliklerine kadar mücadele... Merak ediyor insan. "Bunlar kendilerini neden Galatasaray maçlarına saklıyorlar?" diye. Sezon başından beri mumla aranan bir duygunun temsilcileri olarak...
***
Galatasaray'a bakıyorsunuz, Benfica'yı Portekiz'de deviren takımda bir korku yangını. 9 yıldır aynı afişle çıkıyorlar Kadıköy'e... Pazar gecesi sorumluluktan kaçtıkça, belaya gömüldüler. Fenerbahçe maçlarına ruhu boşalmış bedenle çıkmak, Galatasaray'da klasik bir duruş olduysa... Onlardaki bu "korku yangınlarını" söndürmek de, yöneticilere düşer.
***
Gelelim haftanın çirkinliklerine. Arda'nın tribünlere ve hakeme yaptığı hareket, boyunu aşan harekettir. Kendine hakarettir. Ülkenin futboluyla konuşulması gereken starına asla yakışmayan bir davranıştır. Ve ne acıdır ki, futbol terörüdür. Arda'nın bilmesi gereken, "Şımarmak, tükenişin ilk resmidir." Hatırlatırım.
***
Ortalığı kızıştırmak, maç içinde olmuyor, maçtan sonra da oluyor. Kaleci Volkan'ın açıklamalarına bakın. "9 Kasım'da maç 9 olurdu!" Yendiğin rakibini küçümsemek, bir zaferi küçümsemektir. Bunu da Volkan'a hatırlatmak gerek.
***
Yurtdışındaki derbileri de izliyoruz, başkan duruşlarını da. Aziz Yıldırım, "General Patton!" İşaret parmağı sürekli çalışıyor. Büyük adamların, küçük işlerle haşır neşir olmasının sakıncalarını yıllardır izliyoruz. Aynalar, her insan için gereklidir. Aziz Yıldırım için de... Adnan Polat'a bakıyorsunuz, 4. golden sonra stadı terk ediyor. Tesadüf bu ya, saatler 20.45'i gösterirken... İnsanların yenilirken bile bir duruşu vardır ki, bunun adı zarafettir, karşı takıma duyulan saygıdır. Bir şarkı vardır ya hani, "Öleceksek adam gibi ölelim!" Aynen öyle işte.
***
Peki ya Mahmut Uslu'nun, ikinci golden sonra Haldun Üstünel'e yaptığı hareket? Şeref tribünleri böyle yöneticiler için, uygun bir mekan değildir. Ama ne yazık ki, herkes kendisinde olmayanı başkasında arıyor. Ve her takım, kendi yöneticisinin çirkinliğine kol kanat geriyor.
***
Ünlü yorumcular, derbi maçının hakemini "süper" bulmuşlar! Selçuk, Josico, Arda, Lincoln ve Servet'e gösterilmesi gereken 5 kırmızı kart, sarı kartlar ve tartışılan bir penaltı pozisyonu varken, hakemi "süper" bulmak, ancak bizim ülkemize hastır. Onlar bu hakemleri böyle günlerde beslemezlerse, yarın ekranlarında neyi tartışacaklar? Bunlar, Antalyaspor-Sivasspor maçının hakemi Bülent Yıldırım'ı da rozet yaparlar göğüslerine. Kuşkunuz olmasın.