G.Saray sezona yeni hoca, çoğunluğu değişmiş genç bir kadro ile başladı. 5 maçlık ceza ise çok sıkıntılı bir sezon olacağını gösteriyordu Hakan-Lincoln kriziyle Florya hep gündemde kaldı. Kalli'nin yaşı ve otoritesi sürekli tartışıldı Buna rağmen zaferler üst üste gelmeye başladı.
Turkcell Süper Lig'in 50. sezonu başlarken, Galatasaray'ı şampiyonluğun en önemli adayı olarak görenlerin sayısı çok fazla değildi... Nasıl olsun ki? Galatasaray'da Gerets gönderilmiş, kurtarıcı olarak 15 yıldır emekli hayatı yaşayan 74 yaşındaki Feldkamp getirilmişti. Yıldız transfer olarak Lincoln ve Linderoth alınmış. Kadro Servet, Barış, Serkan, Volkan, Bouzid gibi gençlerle takviye edilmişti. Kadro genişleyince ilk gözden çıkarılanlar ise Necati Ateş, Hasan Kabze, Emre Aşık, Cihan, Orhan Ak ve Aydın olacaktı. İkili mücadelelerdeki dayanıksızlığı nedeniyle "Florya'nın eğlencesi" haline gelen Carrusca ise hem sezon başında, hem de devre arasında ayak diretecek ve kiralık gitmeyerek takımda kalmayı başaracaktı...
Eskilere gözdağı Florya, yıllar sonra bu kadar çok "yabancıyı" bir arada görüyordu. Galatasaray yüzde 60-70 oranında kadro değişikliğine gitmiş, yepyeni bir futbolcu kuşağının temelini atmaya soyunmuştu. İşin başında da futbol mühendisi Feldkamp vardı. Ve tabii dillere destan disiplini. Kalli; Necati, Hasan, Orhan gibi eskileri bir çırpıda gözden çıkararak eskilere gözdağını vermişti. Sezon öncesi yapılan bir antrenmanda, topu ayağından çıkarmakta geç kalan Hasan Şaş'a, ağzından çıkardığı düdüğü fırlatarak yenilere de "patronun kim olduğunu" gösterdi! Florya bir değişim içindeydi, yeni şeyler oluyor, ortaya ne çıkacağını pek çok kişi kestiremiyordu. Buna karşın Mecidiyeköy'de her şey, geçen sezon bırakıldığı gibiydi. Yani taraftar ile yönetim arasındaki buzlar, Lincoln transferine rağmen tamamen çözülmüş değildi. Geçen sezon oynanan Fenerbahçe derbisindeki olaylar nedeniyle verilen 5 maçlık seyircisiz oynama cezası da, camianın bütünleşmesini uzatan bir engel olarak arada duruyordu. Sarı-kırmızılı takımın lig maratonu, Ali Sami Yen Stadı'ndaki bakım nedeniyle Olimpiyat Stadı'nda başladı. 80 bin kişilik stadın boş tribünleri, Lincoln'ün şovuna ve 4-0'lık galibiyete tanıklık ediyordu. Hakan Şükür (2) ve Volkan'ın golleri, Galatasaray'ı ligin ilk haftası lider yaparken, sarı-kırmızılı camiaya da "Yoksa" diye düşündürüyor, umut aşılıyordu... Sarı-kırmızılıların ikinci maçı zorlu Bursaspor deplasmanıydı. Kıran kırana bir 90 oldu. Sabri'nin yıldızlaştığı maçın tek golünde ise Ümit Karan'ın imzası vardı. Galatasaray, Ali Sami Yen'deki ilk maçını 3. hafta, Ankaragücü'ne karşı oynadı. Orkun- Uğur, Song, Servet, Volkan- Sabri, Lincoln, Ayhan, Arda- Ümit Karan, Hakan Şükür ilk 11'i, Feldkamp'ın ideal kadrosunu bulmaya başladığının işaretlerini veriyordu. Maçı getiren tek vuruşta sezonun flaş transferi Lincoln'ün imzası vardı. UEFA Kupası 2. ön eleme turunda Slaven karşısında alınan 2-1'lik galibiyetler Florya'da erken bahar havasını başlattı. Cimbom'un ilk kaybı ligin 4. haftasında, Manisa deplasmanında yaşandı. Vestel'in "Trabzonspor-Sivasspor maçında verilen kararı protesto ederek" sponsorluğunu çektiği Manisaspor, Galatasaray'a ilk puan kaybını yaşatan ekip oluyordu. Roma'dan transfer edilen Nonda bu maçın son 8 dakikasında sahaya girerek siftah yapıyordu. Ancak 2-2'lik maç, başka bir yönüyle tarihe geçecekti. 32. dakikada kendisine yapılan faul nedeniyle kazanılan penaltıyı Hakan Şükür atmak istemedi ve Ümit'e bıraktı. Oysa Hakan, o penaltıyı atsa Tanju Çolak'ın 240 gollü rekorunu tarihe gömecekti. Ama anlaşılan Hakan Şükür, tarihe geçecek rekor vuruşunu penaltı kirecinin üzerinden yapmak istemiyordu. 67. dakikada attığı harika kafa golüyle, tarihe krallara layık bir giriş yapmasını bildi. Artık 50. yılını yaşayan ligin gelmiş geçmiş en golcü ismi, 241. golünü de atan Hakan Şükür'dü. Kral sonunda, kalan son rekoru da eline geçirmesini bilmişti. Seyircisiz oynanan üçüncü iç saha maçında rakip Konyaspor'du ve Ali Sami Yen'de sert esen sarı-kırmızılı kasırga karşısında onlar da tutunamayacaktı. 6-0'lık maçın gollerinde Nonda (2), Carrusca, Hakan Şükür, Ümit Karan ve Hasan'ın imzaları vardı.
Hem kral hem lider Bir hafta önce kralların kralı olarak taç giyen Hakan Şükür, bu sefer de 4. dakikada kazanılan penaltıyı yeni transfer Shabani Nonda'ya attırarak lider takımın lideri olduğunu bir kez daha kanıtlıyordu. Diğer kazanç ise Vestel Manisaspor'dan alınan Hakan Balta'ydı. Transferin son günü yapılan bu transfer için Ferhat'ı gözden çıkarmak gerekecekti... Galatasaray sezonun ilk yenilgisi ülke sınırlarının ötesinde, İsviçre'de tattı. Feldkamp'ın oyuncuların yerleriyde oynama operasyonlarının ilki Sion'da gerçekleşmiş ve durumu toparlamak kolay olmamış, zayıf rakip karşısında alınan 3-2'lik yenilgiye hemen herkes şükreder duruma gelmişti. Olimpiyat Stadı'nda oynanan Kasımpaşa maçında, Ümit Karan'ın nefis röveşata golüyle alınan 1-0'lık galibiyet, Beşiktaş derbisi öncesi yara sarıyordu. Ama asıl yara, 29 Eylül sabahı açıldı. Daha doğrusu 28 Eylül gecesi... Florya'daki kamp kurallarını ihlal ettiği ileri sürülen Hakan Şükür ve Lincoln, maç sabahı kadro dışı bırakıldı. Sarı-kırmızılı camia tam bir şok içindeydi. Takımın kaptanı ve takımın yıldızı, Beşiktaş derbisi öncesi kadro dışı kalmıştı. Ortalık toz dumandı. Kararı öğrenen Lincoln olaya inanamamış, odasına gidip yarım saat başı elinin arasında oturmuştu. Anlayamıyordu. Suçunun ne olduğunu, neden kadro dışı bırakıldığını anlayamıyordu. Brezilya'dan kuzenleri gelmiş, onları Florya'da ağırlamıştı sadece. Hakan da şoktaydı. Tesislere çok yakın olan evine gidip yanında kalmak isteyen kızını almış ve gece yanında yatırmıştı. Hakan'ın da suçu buydu. Takım Beşiktaş derbisini mi düşünsün, kaptanın ve yıldızın kadro dışı kalmasını da düşünsün, şaşırmıştı. Ali Sami Yen'e hareket etmeden önce ilginç bir gelişme yaşandı Florya'da. Futbolcular toplu olarak Hakan Şükür'ün odasına gittiler ve onların yanında olduklarını, hocayla konuşarak durumu düzeltmesini isteyeceklerini söylediler. Feldkamp'ı takımda en iyi tanıyan kişi Hakan Şükür'dü. 15 yıl önceden geliyordu tanışıklıkları! Kaptan, arkadaşlarına sakin olmalarını ve sadece derbiyi düşünmelerini öğütledi. Çünkü bu Alman, dediği dedik bir adamdı. Böyle bir hamle işleri daha da karıştırırdı. Futbolcular kafaları karmakarışık stadın yolunu tuttular.
düdüğü fırlatarak yenilere de "patronun kim olduğunu" gösterdi! Florya bir değişim içindeydi, yeni şeyler oluyor, ortaya ne çıkacağını pek çok kişi kestiremiyordu. Buna karşın Mecidiyeköy'de her şey, geçen sezon bırakıldığı gibiydi. Yani taraftar ile yönetim arasındaki buzlar, Lincoln transferine rağmen tamamen çözülmüş değildi. Geçen sezon oynanan Fenerbahçe derbisindeki olaylar nedeniyle verilen 5 maçlık seyircisiz oynama cezası da, camianın bütünleşmesini uzatan bir engel olarak arada duruyordu. Sarı-kırmızılı takımın lig maratonu, Ali Sami Yen Stadı'ndaki bakım nedeniyle Olimpiyat Stadı'nda başladı. 80 bin kişilik stadın boş tribünleri, Lincoln'ün şovuna ve 4-0'lık galibiyete tanıklık ediyordu. Hakan Şükür (2) ve Volkan'ın golleri, Galatasaray'ı ligin ilk haftası lider yaparken, sarı-kırmızılı camiaya da "Yoksa" diye düşündürüyor, umut aşılıyordu... Sarı-kırmızılıların ikinci maçı zorlu Bursaspor deplasmanıydı. Kıran kırana bir 90 oldu. Sabri'nin yıldızlaştığı maçın tek golünde ise Ümit Karan'ın imzası vardı. Galatasaray, Ali Sami Yen'deki ilk maçını 3. hafta, Ankaragücü'ne karşı oynadı. Orkun- Uğur, Song, Servet, Volkan- Sabri, Lincoln, Ayhan, Arda- Ümit Karan, Hakan Şükür ilk 11'i, Feldkamp'ın 
ideal kadrosunu bulmaya başladığının işaretlerini veriyordu. Maçı getiren tek vuruşta sezonun flaş transferi Lincoln'ün imzası vardı. UEFA Kupası 2. ön eleme turunda Slaven karşısında alınan 2-1'lik galibiyetler Florya'da erken bahar havasını başlattı. Cimbom'un ilk kaybı ligin 4. haftasında, Manisa deplasmanında yaşandı. Vestel'in "Trabzonspor-Sivasspor maçında verilen kararı protesto ederek" sponsorluğunu çektiği Manisaspor, Galatasaray'a ilk puan kaybını yaşatan ekip oluyordu. Roma'dan transfer edilen Nonda bu maçın son 8 dakikasında sahaya girerek siftah yapıyordu. Ancak 2-2'lik maç, başka bir yönüyle tarihe geçecekti. 32. dakikada kendisine yapılan faul nedeniyle kazanılan penaltıyı Hakan Şükür atmak istemedi ve Ümit'e bıraktı. Oysa Hakan, o penaltıyı atsa Tanju Çolak'ın 240 gollü rekorunu tarihe gömecekti. Ama anlaşılan Hakan Şükür, tarihe geçecek rekor vuruşunu penaltı kirecinin üzerinden yapmak istemiyordu. 67. dakikada attığı harika kafa golüyle, tarihe krallara layık bir giriş yapmasını bildi. Artık 50. yılını yaşayan ligin gelmiş geçmiş en golcü ismi, 241. golünü de atan Hakan Şükür'dü. Kral sonunda, kalan son rekoru da eline geçirmesini bilmişti. Seyircisiz oynanan 
üçüncü iç saha maçında rakip Konyaspor'du ve Ali Sami Yen'de sert esen sarı-kırmızılı kasırga karşısında onlar da tutunamayacaktı. 6-0'lık maçın gollerinde Nonda (2), Carrusca, Hakan Şükür, Ümit Karan ve Hasan'ın imzaları vardı. 
Lincoln, maç sabahı kadro dışı bırakıldı. Sarı-kırmızılı camia tam bir şok içindeydi. Takımın kaptanı ve takımın yıldızı, Beşiktaş derbisi öncesi kadro dışı kalmıştı. Ortalık toz dumandı. Kararı öğrenen Lincoln olaya inanamamış, odasına gidip yarım saat başı elinin arasında oturmuştu. Anlayamıyordu. Suçunun ne olduğunu, neden kadro dışı bırakıldığını anlayamıyordu. Brezilya'dan kuzenleri gelmiş, onları Florya'da ağırlamıştı sadece. Hakan da şoktaydı. Tesislere çok yakın olan evine gidip yanında kalmak isteyen kızını almış ve gece yanında yatırmıştı. Hakan'ın da suçu buydu. Takım Beşiktaş derbisini mi düşünsün, kaptanın ve yıldızın kadro dışı kalmasını da düşünsün, şaşırmıştı. Ali Sami Yen'e hareket etmeden önce ilginç bir gelişme yaşandı Florya'da. Futbolcular toplu olarak Hakan Şükür'ün odasına gittiler ve onların yanında olduklarını, hocayla konuşarak durumu düzeltmesini isteyeceklerini söylediler. Feldkamp'ı takımda en iyi tanıyan kişi Hakan Şükür'dü. 15 yıl önceden geliyordu tanışıklıkları! Kaptan, arkadaşlarına sakin olmalarını ve sadece derbiyi düşünmelerini öğütledi. Çünkü bu Alman, dediği dedik bir adamdı. Böyle bir hamle işleri daha da karıştırırdı. Futbolcular kafaları karmakarışık stadın yolunu tuttular.
