Saç baş yoldurdu Ligde kalma savaşı veren Gençlerbirliği'ni evinde ağırlayan Trabzonspor'u izlerken yoruldum. İnsan bu maçla ilgili yazı yazarken, cümle kurmakta zorlanıyor. Hele bir de oynanan futbol göz zevkine zarar veriyorsa işte o zaman işkence daha da büyüyor. Tıpkı dünkü maçta olduğu gibi. Trabzonspor bırakın komşusu için oynamayı kendi onuru için oynamayı bile beceremiyor. Taraftarı daha duyarlı ve işin bilincinde "Bu maç alınacak, başka yolu yok" diye bağırıyor, tabii anlayana. Kupada finale çıkmasına rağmen düşmeme savaşı veren G.Birliği karşısında ilk yarıda pozisyona bile giremeyen ev sahibi takımı anlamak mümkün değil. Kör dövüşü yapan, paslaşmayı bırakın birbiri ile konuşmaktan aciz oyuncularla bu iş olacak gibi değil. Bordo-mavili forma olmasa "Bu takım küme düşmüş, ligin bitmesini bekliyor" derdim. Futbolcular biletlerini almış, treni bekleyen yolcu gibiler.
Ayman çok kötüydü Savunmanın sağındaki Jabi ile solunda oynayan Mustafa'yı savunmaya iki kişi daha lazım! Orta alanda mücadele eden Ayman'a Yanal ancak bir devre tahammül edebildi. Adamın kimden oynadığını anlamak mümkün değil. Gençlerbirliği sahada sanki 12 Yattara'sı, Adnan'ı Umut'u birbirini aratmaz. Hani derler ya 'al birini vur öbürüne' o misal. Kulübeyi tekmeleyen Ersun Yanal'ın bu saatten sona bu takıma şırınga ile akıl ve sorumluluk aşılayacak hali yok. İyi ki saçları kısa yoksa saçını başını yolmaktan hoca kel kalabilirdi! İkinci yarının ilk yarıdan farkı olmadı. Ev sahibi takım adına pozisyonu olmayan bir maçtı. Konuk takım gole daha çok yaklaştı. Bu sonuç komşu Rize'ye merhem olur mu bilinmez ama Trabzonspor elindeki son kaleyi de elleri ile teslim etmek üzere.
Servisi
