Bir eşek bile... Ünlü Alman yazar Brecht'in çalışma odasının üzerinde bir yazı bulunmaktadır. "Doğru somuttur" yazısı... Pencere önünde de başını sallayan küçük bir tahta eşek vardır. Brecht, bir tabelayı da eşeğin boynuna asmıştır ve şöyle yazılıdır. "Bunu ben bile anlamak zorundayım!"
***
Hasan Şaş'ı izlediniz mi? Büyükşehir Belediye maçında bir çuval dolusu küfür edip, tribünlerin "Vur vur" sesleri arasında sahadan zaferle çıkan Hasan'ı... Baktım da, Şaş'kınlık halini hâlâ elinde tutuyordu maç sonrasında. Hakemden maç boyu özel muamele gördükten sonra bile, "Hakem beni haksız yere attı" diyecek kadar acınacak haldeydi. Bu adamın, yaptığı çirkinliklerin bile bilincine varamayacak kadar rahatsız olduğu ortada. Doğruları göremiyor değil, görmek istemiyor! Oysa "doğru somuttur!" Bunu bir eşek bile anlamak zorundadır.
***
İşin en utanç verici yanı, bu çirkinlikleri yıllardır alışkanlık haline getiren Hasan Şaş'ın arkasında duranlar. Ve Hasan Şaş'ın gizli varisi Ümit Karan'ı görmezlikten gelenler! Ümit Karan, Büyükşehir Belediye maçında, topsuz alanda rakibine arka arkaya iki tokat atıyor. Ne adamlığa sığar, ne futbola! Hakemden çıt yok! Yorumcular da en az Ümit Karan kadar delikanlı! Ceza koyucular maçta görmek istemediklerini, maçtan sonra mı görecekler? Geçiniz! Maksat forma rengine göre adaletse, gerisi teferruattır! Fişi prizden çekiniz!
***
O yüzden Denizlispor'un sayılmayan golü için çizgi üstüne çizgi çeken ekrandaki adalet mühendislerinin, Ümit Karan'ın attığı golde çizgileri neredeydi diye sormayın. Lütfen bana bir çizgi daha çekin. Üzerinde Fenerbahçeli futbolcu olsun. Altında "bit yeniği!"
***
Futbol sahalarındaki National Geographic görüntülerin alkışlandığı bir ülkede, Abdullah Avcı gibi zarif ve yaratıcı insanlarımız da mevcut. Arkasında hiçbir güç olmadan, bu şartlar altında ligde barınmak kolay mı sanıyorsunuz? Düşünüyorum da onu hangi tanıma sığdırsam, tanımlar küçük kalıyor, Abdullah Avcı kocaman duruyor karşımda. Oysa politika kimi işaret ederse, o kaptan oluyor bizim ülkemizde. Abdullah Avcı'nın elindeki kadroyla gemisini karada bile yüzdürmesinin hükmü yok. Bitirimlerin nesli tükenmeden, göğsünde karanfil taşıyan adamların devri başlamayacak.
***
Avrupa Şampiyonası finallerine giderken, İsviçre maçının günahlarını sormuyor kimse. Hasan Şaş gibilerini besleyen imparatorluğu sorgulamıyor! İsviçre maçını şimdiden kazandık bile. Çekler'i boş verin, Portekiz zaten lokum gibi. Peki biz nasılız? Bizim ulemalar, maç sonrasında bizimle eğlenen Bosnalı futbolcular gibi sanıyorlar her takımı...
***
Biz garip bir ülkeyiz zaten. Bizim ülkemizde kirli adamların sesi, namuslu insanlardan çok çıkıyor. O yüzden futbolun kanındaki kir oranı, bizim ülkemizde yüksek çıkıyor! Bizde adet böyledir. Can çıkıyor, huy çıkmıyor!