El insaf 120 dakikalık nefes kesen dansın son kavalyesiydi Nobre... Dansa kalkan Tümer'e beyaz gelinlik sipariş edenler, kavalyenin maharetli dans figürlerini tahmin edememişlerdi. Sahada gol atamayanlar, otoparkta yumruk atmayı denedi... Yancıları da tekme... Ricordinho'ya yapılanlar, Türkiye-İsviçre maçında ekrana yansıyanlardan farklı mıydı? Görünen o ki, fazlası bile vardı. O zaman, o karşılaşma dolayısıyla 6 maç ceza alıyorsak ülke olarak ve "buna da şükür" diye seviniyorsak; PFDK'dan fazlasını istememiz olasıdır ve kaçınılmazdır... Buz gibi golümüzün sayılmamasını, Tuncay'ın adam boğazlamasını, Uğur Boral'ın tekmesini görmezden gelenler; istedikleri koltukta oturup hayal ettikleri masalı anlattılar bizlere... Gündem değiştirmenin bütün bilgeleri, F.Bahçe yönetimde herhalde... Her hüzünlü vedanın altına bir aşk şiiri yazıveriyorlar. En sonuncusu "Ligden çekiliriz"di.. Bu yönde, destek anlamında 100 bin faks geldiğini vurguladılar kamuoyuna... 100 bin faks kağıdı demek, kiloya vursan bir Roberto Carlos eder! Sivas'a, bu masalları dinleyerek, bu duyguları tadarak ve kupanın bir kulbundan tutarak gittik... 5 tane sakat oyuncu ilk 11'de, 7 tane sarı kart sınırında oyuncu can havlinde ve 3 adet sakat-cezalı oyuncu tribündeydi... Sakarya, Antalya ve Sivas'ın çıkarttığı 90 dakikalar, sergiledikleri performans itibarıyla ilginçti... Bir gece dinlenip, antrenman yapmadan maça çıkan oyuncular, Sivas'ın meşhur kuru soğuğu ve yağmuru ile karşılaştılar. İnanmayanlara inat, inanarak ve savaşarak, mücadeleyi ve kazanma arzusunu asla bırakmayarak inanmayanlara bir imza daha attılar. Perşembe günü kupa yarı finali oynatıp, pazar günü Beşiktaş'ı deplasmana yollayan federasyonun dikkatine; F.Bahçe'yle lig finali oynadıktan sonra, çarşamba günü kupa finaline gidiyoruz. El insaf be!..
Servisi
