Sisteme karşı sistem Çaykur Rizespor maçındaki kopuk oyun anlayışı her Fenerbahçeli'nin canını fena halde sıktı. Bunun bir de Dinamo Kiev rövanşı öncesine denk gelmesi sıkıntıyı daha da derinleştirdi. Hava sıcaklığıysa rakip takım da aynı koşullarda oynamıyor mu? Bu maçı göz göre göre bu kadar krizin eşiğine sürüklemenin ne anlamı var? Futbolda yenmek de yenilmek de her zaman var. Kaldı ki hep söyledik, asla ve asla 'küçük takım' diye bir kavram yoktur. Böyle düşünen 'büyük tokat' yer. En az rakibiniz kadar koşmaz, mücadele etmez ve saha içi dayanışma sergilemezseniz, yetenek farkınız ortaya çıkmaz. Fenerbahçeli futbolcuların söylemlerinde hiçbir problem yok ama saha içi eylemleriyle pek fazla da örtüşmüyor dile getirdikleri. Artık güzel sözler söyleme, güzel imajlara bulanma değil, güzel şeyler yapma zamanı. En basit, en gerekli ve en geçerli olan da bu. Fenerbahçe yönetimi ve taraftarı, bu ülkede mücadele denilen kavramın yeniden tanımlayıp, sınırlarını yeniden çizdi. Futbolcular da teknik adamlar da aynı özveriyi sonuna kadar göstermek zorunda.
Dayanışma şart Sisteme kafa tutmanın, ona biat etmeden, ona benzemeden, evcilleşmeden yürümeye çalışmanın bedeli tabii ki çok ağır. Ruhunu şeytana satmadan, kiralamadan, onursuz pazarlıklara oturmadan yürüyebilmek, oyunu kurallarına göre oynayıp 'kirli başarı'lara uzanmaktan çok daha değerlidir. Fenerbahçe taraftarı hâlâ kendisinin saha dışında gösterdiği dayanışma ve yardımlaşmayı hâlâ futbolcularda görememekten dolayı gergin. Nedir bu; çağdaş futbolun olmazsa olmazı, yani toplu savunma, toplu hücum anlayışı. Takım galip gelir, takım mağlup olur. Takım gol atar, takım gol yer. Fenerbahçe'nin sorunu sistemdir. Her anlamda sistemdir. Birincisi kendi sistemini bulup oturtamamak, ikincisi Türk futbolunu yıllar önce esir alan kirli sistemdir. Fenerbahçe ve Fenerbahçeli sisteme karşıdır. Sistem de Fenerbahçe'ye karşıdır. Çünkü sistemin kendisi Fenerbahçe'dir.
