Çarpışarak kazandı Bu takıma bir haller oldu. Beşiktaşlı futbolcu yerinde duramıyor, kabına sığamıyor. Sanki vermek istedikleri bir mesaj var. "Geçmişte neler kaybettimse hepsini geri alacağım" mesajı gibi bir şey. Del Bosque döneminde görülmeyen inanılmaz bir değişiklik daha var. Beşiktaş takım halinde müthiş pres yapıyor. Her rakibin önünde hemen iki adam birden beliriveriyor. Saha kenarında takımını yöneten Rıza Çalımbay'ın da onlardan hiçbir farkı yok. Seyretmiyor, adeta oynuyor. Bu yakınlarda heyecandan sahaya girerse hiç şaşırmam. Presten söz ediyorduk. Gol böyle geldi. Veysel ısrarla kaleci Hasagiç ve Bouazizi'yi hataya zorlayarak presi tamamladı, hatayı yaptırdı ve golünü attı. Beşiktaş ikinci yarıda topu rakip sahaya taşımak yerine ortalarda dolaştırmayı tercih etti. Ronaldo, Tümer ve Pancu gibi önemli silahları sahada olmayınca buna bir bakıma mecburdu. Ancak her hücuma çıkışında Beşiktaş kontratak yerdi. Eğer maçta bir gol daha olsa burada kesinlikle Beşiktaş'tan gelirdi. Ev sahibi takım elindeki üst düzey futbolcuların çokluğuna rağmen Beşiktaş'ın dengesini bozmayı başaramadı. Orta sahayı geçse, savunmaya takılan bir Gaziantep vardı. İbrahim Toraman, Koray ve Çağdaş üçlüsü savunmada açık vermediler. Hele de Koray... İnanın Beşiktaş Milli Takım düzeyinde büyük bir transfer yapmış. Bir adam maç boyunca tek bir hata yapmaz mı? Koray tek hata yapmadı, sıfır hata ile oynadı. Tek kelime ile sahanın yıldızıydı. Sadece bu galibiyetle Carew'in hiçbir rolü olmadı. İnanılmaz top ezdi. Rıza da ondan bezdi ve ilk yarının sonunda kenara aldı. Hakem Özgüç Türkalp sertliğe fazla göz yumdu ama iyi maç yönetti. İlk kez yönelttiği bir Beşiktaş maçından başarıyla çıktı diyebiliriz Uzun lafın kısası şöyle: Bu Beşiktaş asla ve asla Del Bosque'nin Beşiktaş'ına benzemiyor. Eğer uzaklardan eski takımını izliyorsa bu inanılmaz değişime kendisi de şaşırıyor olmalı.
