Güneş doğmalı Futbolda dün yoktur bugün vardır. Hiç sevmediğim ve katılmadığım bir söz. Bugün dünlerin toplamından değilmiş gibi gelinen noktada sadece bugünü öne çıkarmak doğru bir yaklaşım mı? Ama ne yazık ki üzülerek görmekteyiz ki ülkemizde teknik adam ve futbolcu değerlendirmelerinde hep bugünü öne çıkarmaya çalışıyoruz. Dünü bir kenara bırakarak sadece bugün hakkında yapılan yorumların sağlıklı olacağı düşüncesinde değilim. Ziya Doğan'ın, Trabzonspor'a geldiğinden bıraktığı ana kadar yaptıklarına bir göz atarsak bugün gelinen noktayı daha iyi değerlendirebiliriz. Geçen yıl kazanılan Türkiye Kupası'nın yanında Şampiyonlar Ligi'nin kapısından şanssız bir şekilde dönülmesi ve de şampiyonluğu hedef seçen bir takım görüntüsü. O halde Ziya Doğan'ın Trabzonspor'da teknik adamlık yaptığı zamanda artıları çok fazla. Gelelim bu güne; Gündemin en önemli sorusu Trabzonspor'un teknik adamı kim olacak? Bana göre şu an Trabzonspor teknik adamlığına getirilebilecek en sağlıklı seçim Şenol Güneş olacaktır. Çünkü Şenol Güneş, Trabzonspor'da teknik adamlık yaptığı dönemde takıma geldiği ve bıraktığı noktada sağlıklı bir şekilde değerlendirilmemiştir. 1996 yılında F.Bahçe ile oynanan ve kaybedilen maçın sonrasında acımasız bir biçimde eleştirmiş ve o güne kadar yaptıkları bir kenara itilerek bir maçın sonucuna göre yorumlar yapılmıştır. Ve sonrasında ise Türk Ulusal Takımı'nın başında dünya üçüncülüğünü kazanan bir kimliğe ulaşmıştır. Şu an gelinen noktada Trabzonspor kendi içinden çıkan böylesi teknik adamla yeniden bir araya gelmenin planlarını yapmak zorundadır. Uzun vadeli bir anlaşmanın yapılarak hayata geçirilmesi yarınlar adına çok önemli bir gelişme olacaktır. Gelelim bir başka konuya önümüzdeki ay Trabzonspor'un kongresi var. Yine her kongre öncesi olduğu gibi kazanlar kaynamaya başladı. İşin gerçeği yıllar geçse de Trabzonspor'da yöneticilik anlayışı değişmiyor. Şu anki yönetimde görev alan genel sekreterin geçen hafta bir basın organında çıkan sözleri bu gerçeğin en belirgin örneği. Genel sekreter aynen şöyle diyor: "Atay Aktuğ, Özkan Sümer'den 10 kat daha fazla despot" Güler misin, ağlar mısın? Despot bir anlayışı daha yönetime girerken kabül eden birine şu soruyu sormak gerekiyor; "Despotluğun 1'i ile 10'u arasında ne fark var?"
