Beşiktaş, 14 takımlı Norveç Ligi'nde 9'uncu sırada bulunan Bodo karşısında, öldü öldü dirildi. 3'üncü dakikada kaleci Cordoba sakatlandı... Bodo şahlandı... Norveçliler 20'nci dakikada Runar Berg ile 1-0 öne geçti. Del Bosque'nin sürpriz kadrosu rakibe çok pozisyon verdi... Kartal, ikinci yarıda Sergen'in girmesiyle biraz hareketlendi... 86'da Mısır Kartalı Ahmed Hassan'ın golü ile sıkıntılı maçı, mutlu bitirdi... Tur kapısını ardına kadar araladı...
***
Kayaya Çarptılar
Norveç Ligi'nde kümede kalma mücadelesi veren Bodo, Beşiktaş'a diklenirken, siyah-beyazlılar son anda beraberliği kurtardı.
Bodo Glimt-Beşiktaş maçının iç karartıcı ilk yarısını izlerken nedense aklıma bir anda üstad Hıncal Uluç'un, "Futbolu sevdiriniz. Bir maç ne kadar kötü olsa da içinden çıkarabileceğiniz mutlaka bir şeyler vardır" paralelinde kaleme aldığı tavsiye geldi. Buz kesen Norveç havasında sahada adeta donmuş, futbol benliğini unutmuş Beşiktaş'ı izlerken duygularım kadar kalemim de gelgitler yaşadı. Adeta kayaya çarpan siyah-beyazlı takımın neyi yapamadığından çok, 43 bin nüfuslu şehirde 6 bin gibi rekor bir seyirciyle maçını oynayan Bodo'nun nasıl bir futbol ortaya koyduğunu yazmanın da daha şık olacağına karar verdim. Del Bosque'nin Carew ve Sergen gibi etkili silahlarını yedek bıraktığı, Okan Buruk'u kadroya dahi almadığı bir ortamda rakibini çok ciddiye alan, Gare diye bir teknik adam vardı. Akıllı, kontrollü ve dersini iyi çalışmış bir görüntü gösterdi. Üç şeyi çok iyi yaptı. 1. "Ben küçük bir kasaba takımıyım. Haddimi bilirim" diyerek, defansını sağlam, oyununu kontrollü tuttu.
2. Siyah-beyazlı oyuncuları topu her aldığında ya iterek ya çekerek ya da tekmeyle sindirdi. Beşiktaş'a oynama fırsatı tanımadı.
3. İskandinav futbolununun en büyük özelliği olan ölü ve yan toplardan gol bulma girişimini başarıyla uyguladı. Üstelik özellikle ilk 45 dakikada kanatlardan nasıl kontrataklara çıkılacağının en güzel örneklerini sergiledi. Öyle bir 45 dakika ki Beşiktaşlı futbolcuların defalarca izlemeleri ve ders almaları gereken bir maç oldu. Kasaba takımı olan Bodo ilk yarıda kendini aşan futboluyla biraz daha akıllı ve şanslı olabilse goller bulması işten bile değildi. Siyah-beyazlıların bu dakikalarda yapması gereken tek şey top çevirmekti. Bunu yapabilseler ve topu koşturabilseler, rakibi deli danaya çevirirlerdi. Ancak Del Bosque ve talebeleri bunu başaramayınca böyle iç karartıcı bir tablo ortaya çıktı. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki, futbolcular amatör ruhu andıran alkışlanacak bireysel mücadele örnekleri sergiliyor. Fakat kişisel çabalarla ve yeteneklerle bir yere ulaşma çabası bu negatif tabloyu ortaya çıkarıyor. Sahada amatör ruha "evet", amatör futbola "hayır". Bodo, Beşiktaş'ın rakibi değil. Sadece bu turu geçmekte Beşiktaş'ın hedefi değil.
