Azrail'e bir çalım daha atan ama bu uğurda akciğerini kaybeden Türk sporunun duayeni Kanat, yaşadıklarını Pasfotomaç'a anlattı.
O Türk sporunun en etkili kalemlerinden birisi. 20 yaşında başladığı gazetecilik hayatında, her alanda önde olmayı başarmış bir kişi. Düşündüğünü, eksiltmeden, korkmadan, cesurcu dile getiren ender insanlardan. O bizim Kazım abimiz, Türk sporunun Kazım abisi. Kanserle girdiği mücadelesinden güçlü kişiliği, sayesinde bir kez daha galip çıkmayı başaran Kanat, sol akciğerini kayıp verse de yeniden ayakta ve şimdi kendisini sevenlerle buluşmak için gün sayıyor. Kazım abi, bizi kırmadı ve yaşam mücadelesini anlattı:
*Yeni bir ameliyat ve yine sevenlerinizi üzdünüz. Şimdi durumunuz nasıl? 5 yıldır kanserle uğraşıyorum. Tıp adamları için örnek bir hasta oldum. Önce kolon kanseri, sonra karaciğer, son olarak da akciğere sıçradı. Bilimin ipine sarıldım. Hepsinde doktorların büyük çabalarıyla kurtardık. Tedbirimizi aldık. Şu an bir sorun yok. Sol akciğerim tamamen alındı. Daha önce karaciğerdeydi. Karaciğerimin 5'te dördü alındı. Kalın bağırsağımın neredeyse tamamı alındı. Bayağı bir eksildik yani.
HER ZAMAN ŞANS VARDIR * "Kanseri nasıl yendim" isimli bir kitap yazdınız ama kanserin size olan düşmanlığı sürüyor gibi... Benim durumumda olan hastalara örnek olmak, herkesin moralini yüksek tutmak için yazdım. Çernobil faciasından sonra Türkiye'de özellikle de Karadeniz'de kanser vakalarının çok olacağını yazdım. Spor yazarı olmama rağmen o zamanlar bu konuda bir sürü röportaj yaptım. O gün yazdıklarım bugün konuşuluyor. Demek ki doğru bir noktayı işaret etmişiz.
* Ameliyatları ölümle dans olarak değerlendirirsek, siz bu dansı yöneten bir pozisyonda görünüyorsunuz. Bu enerjiyi, gücü nereden buluyorsunuz? Evet çok ciddi ameliyatlara girdim. Mesela son ameliyatım oldukça riskliydi. 100 kişinin 6'sı ölüyor. Yani yüzde 6 bir riskle giriyorsunuz. İyileşemeyebilirsiniz. Ama biz de vazgeçmek yok. Hayata bağlıyım. Ben ne kadar bağlıysam, bütün sevdiklerim de bana bağlı oldu. Nasıl maçın sonuna kadar bir takımın sonucu değiştirme şansı varsa benim de mücadelem sürecek. Bu bende ilke oldu. Düdük çalmadan maç bitmez diyerek, sonuna kadar asılıyorum.
PARAM OLMASAYDI ÖLÜRDÜM * "Neden ben" diye, hiç isyan ettiğiniz, umutsuzluğa kapıldığınız oldu mu? Ben bardağın dolu yanına bakmayı tercih ederim. Benim durumumda olan bir dolu gençler öldü. Çocuklar öldü. Ben onların yanında çok şanslıyım. Ayrıca çevre yönünden de çok şanslıyım. Dostlarım her zaman yanımda. Ekonomik sıkıntı hiçbir zaman duymadım. Ekonomik sıkıntım olsaydı, yaşama şansım olmayabilirdi. Bu Türkiye'nin kaderi. Eşim ve çocuğum yanımda. Hiç bir zaman umutsuzluğa kapılmadım. Belki spor yazarlığının bize verdiği bir güç bu.
* Ölümle sık sık burun buruna geldiniz. Siz de nasıl bir duygu uyandırdı bu durum? Ölüm öyle enterasan birşey ki. Ben hastanede 3 kez ölüyordum. Normal yaşamımda 2 kez ölümün ucundan döndüm. Beni birilerinin koruduğuna inandım. Ayrıca her insan ölümlü olduğu için çok düşünmeye değmez.
* 54 yaşındasınız, kendinizi hayatın neresinde görüyorsunuz? Daha yapacak çok şeyim var. Yıllardır dostluğumuza dayanarak söylüyorum: Sevgili Turgay Ciner hastaneye geldi, elimi tutup "Yapacak çok işimiz var. Hadi çabuk iyileş" dedi. Bir söz bile insanı çok iyi motive ediyor. Daha yapacak çok işimiz var. İşte diyorum ya insanı iyileştiren sevgi. Mesala "Başkan olmasın" diye uğraştığım, ağır eleştiriler yaptığım Yıldırım Demirören, defalarca hastaneye geldi, her gün telefon açtı. Beşiktaş yöneticileri, taraftarlar, spor camiasından birçok kişi geldi. Galatasaraylılar, Fenerbahçeliler, Trabzonlular geldi. İnsanı iyileştiren şey sevgi.
ERMAN'IN AMACI BAŞKA * Rahatsızlanmadan önce Erman Toroğlu'yla karşılıklı atışmalarınız oldu. Ziyaretinize geldi mi? Hayır. Erman Toroğlu benim 30 yıllık arkadaşım. Ama o mesleğin başka yollarına sıçradığı için, onun amacı başka olduğu için yollarımız ayrıldı. Mesleğe yeni başladığı zaman ben ona Türk hakemliğinin Yaşar Nuri Öztürk'ü diyordum. Hakemliği cesurca yorumluyordu ve dürüsttü.
* Siz düşündüklerinizi, inandıklarınızı direkt söyleyen bir kişisiniz. Bu nedenle tepkiler alabiliyorsunuz. Hiç şunu da söylemeseydim dediğiniz oldu mu? Yaptığım hiçbirşeyden pişmanlık duymadım. Ayrıca yanlış yazdığım, eksik yazdığım şeylerden özür diledim. Defalarca. Ben bu konuda hata etmişim diye. Herkes sanıyor ki iyi yazanlar, iyi gazeteci olur. İyi yazanlar, cesur yazanlar iyi gazateci olur. Cesur olmak bir erdemdir. Benim meslekteki özelliğim bu. Ben cesurum.
BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON OLAMAZ * Beşiktaş hakkındaki görüşleriniz nasıl? Hasta yatağından insan daha dikkatli izliyor. Beşiktaş'ın transferlerini doğru bulmadım. "Benim idealim Beşiktaş'ta oynamak" diyen biri yok. Transferlere baktığınızda 10'undan 7'si, Fenerbahçe'den, Galatasaray'dan dışlanan futbolcular. Ayrıca Beşiktaş'ın iyi bir kadrosu vardı ama Lucescu, bu kadroyu paramparça etti. Bu kadronun Beşiktaş'ı şampiyon yapacağına inanmıyorum. Çünkü Fenerbahçe inanılmaz bir kadro kurdu. Fenerbahçe bu gidişle 5 yıl üst üste şampiyon olur.
* Son olarak sizi sevenlere, bir mesajınız var mı? İnsanları iyileştiren sevgi ve ilgi. Gazetem Sabah, başta sevgili patronum Turgay Ciner'in o sıcak eli, Sevgili Altan Tanrıkulu'nun ta Portekiz'den uzanan telefonları, spor camiasının ilgisi beni iyileştirdi. Prof. Ali Emre, Prof. Dr. Şenol Carıllı, Doç Dr. Şükrü Dilege. Bunlar Türkiye'nin en seçkin doktorları, beni zorla iyileştirdiler. Onlara minnettarım. 15 gün sonra zıpkın gibi olacağım. Okuyucularıma, televizyona dönüyorum. İşimizi eskisinden daha iyi, daha cesurca yapacağız. Beni sevip, bana ulaşamayanlara da minnet duyuyorum.
bu konuda bir sürü röportaj yaptım. O gün yazdıklarım bugün konuşuluyor. Demek ki doğru bir noktayı işaret etmişiz.
bu durum? 
duymadım. Ayrıca yanlış yazdığım, eksik yazdığım şeylerden özür diledim. Defalarca. Ben bu konuda hata etmişim diye. Herkes sanıyor ki iyi yazanlar, iyi gazeteci olur. İyi yazanlar, cesur yazanlar iyi gazateci olur. Cesur olmak bir erdemdir. Benim meslekteki özelliğim bu. Ben cesurum. 
